Anksiyete nedir? Stresten farkı ve psikolojik etkileri nelerdir? Günlük hayatımızda hepimiz bazı nedenlerle kaygıya kapılıyoruz. Ancak bu kaygılar hayatımızı etkileyecek şekilde, aşırı seviyeye ulaştığında anksiyete olarak tanımlanıyor. Uzm. Psk. Erdem Ocak, anksiyeteye dair merak edilenleri anlatıyor.
Anksiyete diğer adıyla kaygı bozukluğu, günümüz dünyasının en yaygın psikolojik rahatsızlıklarından biri… Anksiyetenin diğer adının kaygı bozukluğu olmasının nedeni ise duyduğumuz bu kaygıların seviyesinin normalin çok üzerinde olup günlük yaşantılarımızı etkilemesinden kaynaklanıyor.
Anksiyete nedir? İlişkileri nasıl etkiler?
Uzm. Psk. Erdem Ocak, ikili ilişkilerdeki aşırı kıskançlıklar, şüphecilikler, engelleyici veya kısıtlayıcı davranışlar, aşırı korumacılık gibi durumların birçoğunun anksiyete kaynaklı olduğunu söylüyor. “Ya onu daha çok beğenirse; benden daha eğlenceli biri… Kesin sevgilim beni onun için terk edecek. Oraya gitmemeli, kesin başına bir şey gelir” gibi cümlelerin temelinde yatan nedenlerden birinin de kaygı bozuklukları olduğunu belirten Uzm. Psk. Ocak, anksiyetenin yalnızca romantik ilişkilerimizi değil aynı zamanda sosyal yaşantımızı da olumsuz yönde etkilendiğini anlatıyor.
Anksiyetenin kişinin başkaları ile olan ilişkilerine yönelik sorunların ötesinde kendi hayatı için problem yarattığına dikkat çeken Uzm. Psk. Ocak, bunların başında bağımlılıkların, kararsızlıkların ve kendini engelleyici davranışların yer aldığını söylüyor.
Yeni bir işe başlayamaz
Uzm. Psk. Ocak, anksiyete konusunda şu bilgileri veriyor: “Örneğin uyuşturucu ve alkol içerikli maddelerin kötüye kullanımı, kısa süreli bir rahatlamaya sebep olmakta; bu yüzden kaygılanma durumunun kontrol edilemediği her durumda kişi, bu maddelerin kullanımına ihtiyaç duyar. Sonuç olarak bir süre sonra bu tür maddelere yönelik bağımlılıklar oluşur. Bu da kişinin hem fiziksel hem de psikolojik sağlığını olumsuz yönde etkiler. Öte yandan anksiyeteye bağlı problemlerden bir diğeri de kişinin bir türlü yeni bir şeye başlayamaması, sürekli kararsızlık içinde kalma gibi kendini engelleyici davranışlarıdır.“
Uzm. Psk. Ocak, “Ya dışarı çıktığımda birisinden hastalık kaparsam… Ya kaza geçirirsem, ya spora gittiğimde sakatlanırsam. Ya başıma bir şey gelirse… gibi düşünceler sebebiyle kişi, yapmak istediği birçok şeyi yapamayacak duruma gelip kendi kendini kafese kapatır” diyor.
Psikolojik destekle çözülebilir
Bütün bunların normalde hayat içerisinde yaşanabilecek olaylar arasında yer aldığını hatırlatan Uzm. Psk. Ocak, şöyle devam ediyor: “Fakat anksiyete bozukluğu olan kişiler, bu gibi durumlar ile başa çıkamayacaklarını düşünüp, kendilerini çoğunlukla bir çaresizlik durumu içerisinde görmelerine ve günlük yaşantılarında oldukça fazla problem yaşamalarına sebep olur. Bilmelisiniz ki kaygı bozukluğu çeşitli bilişsel müdahalelerle üstesinden gelinebilecek bir durum. Eğer bu tür problemler yaşıyorsanız bunun için tek yapmanız gereken, konu ile ilgili bir uzmandan psikolojik destek almak.”
Bu bölüm farklı kaynaklardan derlenmiştir
Anksiyete belirtileri
- Özgüvensiz ve değersiz olduğu inancı
- Başkaları ile konuşmakta zorlanmak
- Toplum içinde bazı davranışlardan -konuşmak ve yemek yemek gibi- çekinmek
- İnsanların sözleri ile zihnini çok fazla meşgul etmek
- Çevreden kopmak
- Kalabalıktan kaçmak istemek
- Kas ağrısı çekmek
- Hızlı nefes alıp vermek
- Umutsuzluk hissi
- Sürekli ağlama arzusu
- Konsantre zorluğu
- Uykusuzluk
- Unutkanlık
Anksiyete risk faktörleri
Bazı ruhsal durumların içinde olan kişilerde anskiyete problemi görülme olasılığı yüksek kabul ediliyor. Bu faktörler aşağıdaki gibi:
- Ayrılma olaylarına duyarlılık
- Öfkeye ve bağımlılığa yatkın olmak
- Çocukluk döneminde fiziksel veya cinsel istismar görmek
- Stresli yaşam alanlarında bulunmak
- Sorunlu bağlanma şekilleri gelişmiş olması
- Dağılma anksiyetesine yatkınlığı olması
Anksiyete türleri
Saplantı bozukluğu: İstem dışı oluşan ve gelişen düşünceler yüzünden kişiler devamlı korku ve endişe halindedir. Bu düşünceleri bastırmak için kişiler devamlı ellerini yıkar, kapının kilidini ve ocağın kapalı olup olmadığını kontrol eder. Toplumda “takıntı” olarak değerlendirilen bu durum aslında psikolojik hastalıklardan biridir. Eğer kişiler takıntı olarak adlandırılan bu ritüelleri gerçekleştirmezse anksiyete artabilir.
Panik atak: Hayati bir durum olmamasına rağmen kişide kuvvetli bir endişe ve korku yaşanır. Panik atak geçiren kişiler felç ya da kalp krizi geçiriyormuş hissine kapılabilir. Panik atak ortaya çıktığında kalp atışı ve kalp nabız atışı hızlanmaktadır. Anksiyete ile panik atak belirtileri birbirine benzese de farklı sorunlardır. Anksiyetede sürekli devam eden tedirginlik vardır ve bilinçaltında devamlı kendini hissettirir. Panik atakta kişi kendini saldırıya uğramış ve tehlikede hisseder.
Travma sonrası stres: Travmatik bir olay sonrası hissedilen korkular ve bedensel tepkilerin bütününe denir. Kişiler bu korkunç olayları tekrar gözünün önüne getirerek yeniden yaşıyor. Fiziksel ağrılar ve uykusuzluk, travma sonrası stres yüzünden ortaya çıkabilir.
Genelleştirilmiş kaygı bozukluğu: Kişinin her konuda tedirgin ve kaygılı hissetmesi haline denir. Eve hırsız girmesi, deprem olması, sevdiklerinin hastalanması, borçları ödeyememek gibi kontrol edilemeyecek durumlara endişelenmek, kişiyi huzursuz ve geceleri uyuyamaz hale getirebilir.
Agorafobi: Kişinin anksiyete yaşaması durumunda hızlıca yardım göremeyeceğinden korkması olarak tanımlanabilir. Bu rahatsızlığı olan kişiler sinema salonları, doğa aktiviteleri, toplu taşıma araçları gibi doktora uzak olan yerlerde bulunmak istemez.
Sosyal fobi: Kalabalık ortamlarda kişilerin küçük düşürülme ya da aptal duruma düşme korkusu yaşamasına denir. Bu rahatsızlığı olan kişiler, kalabalıkta yüksek sesle konuşmaya, yemek yemeye ve davetlere katılmaya isteksiz olurlar. Hatta bu tür durumlardan kaçınırlar.
Kaynaklar:
Uzm. Psk. Erdem Ocak
Sağlık Ajandası | Sağlık Haberleri için sosyal medya hesaplarımızı da takip edebilirsiniz: