“Bir damarın çapının olması gerekenden iki misli genişlemesine anevrizma denir” diyen Kalp ve Damar Cerrahisi Uzmanı Prof. Dr. Barış Çaynak, aort anevrizmasının tedavi yöntemlerini anlattı…
Ana atardamar olan aortta gelişen anevrizma nedir?
Bir damarın çapının olması gerekenden iki misli genişlemesine anevrizma denir. Kalp kasılır ve kanı önce aort damarına verir. Aort bütün vücudu dolaşıp karın seviyesine gelir. Karından sonra ayrılarak bacaklara kadar gider. Karın seviyesine kadar olan bütün damara aort damarı denir. Bu damar kalpten çıktığı bölümde, kafaya ve kollara dallar verdiği bölümde, akciğerin arkasında kaldığı bölümde ya da karın içerisindeki böbrek damarlarına verdikten sonraki bölümde genişleyebilir.
Hepsinin tedavisi başkadır ama ortak özellikleri çoğu zaman kontrolsüz hipertansiyon nedeniyle olmalarıdır. Tansiyon ciddiye alınmayıp aort damarı uzun süre çok yüksek tansiyona maruz bırakılırsa o basınca artık dayanamadığı için genişler. İkinci sebebi de genetiktir. Ailede böyle bir durum varsa erken yaşta araştırılıp erken tanı konulması gerekir. Doku hastalıkları gibi bazı genetik hastalıklarda da olması gerekenden daha geniş aortlara rastlanabilir. Özellikle karın kısmındaki aort anevrizmasında sigara çok büyük bir faktördür. Yapısal olarak aort duvarını bozduğu için genişlemesine yol açar.
Aort anevrizması aniden mi gelişir?
Aort anevrizması yıllar içerisinde gelişir. Çünkü damar yavaş yavaş genişler ve gittikçe olması gereken çapın iki misline çıkar. Bu çap kişiden kişiye değişir. Bunun için kişinin vücut kitle indeksini belirlemek gerekir. 2 metre boyunda 150 kilo ağırlığında birisiyle 1.60 boyunda 50 kilo birisinin aort çapları birbirinden farklıdır. Özellikle kalpten çıkan aort damarı anevrizmasının tanısı koyulurken ortalama bir kişide (1.70’e 70-80 kilo) 5 santimin üzerinde genişlemesi dikkate alınır. Çünkü normalde 2.5-3 santim olmalıdır. 5-5.5 santimin üzerinde genişleme ameliyat sınırıdır.
Takip sırasında nelere dikkat edilmelidir?
Tansiyon kontrolü çok sıkı yapılmalıdır. Çünkü tansiyona zamanla alışılır. Yüksek tansiyon ilk başta baş ağrısı ya da baş dönmesi yapar; boşlukta yürüyormuş hissi ya da enseden bir ağrı yapabilir. Ama bir süre sonra hasta bu şikayetler 14-15’de olduysa alışır. 16-17 olduğunda bir süre sonra yine alışır. Hasta artık öyle bir noktaya gelir ki 20 tansiyonla gezerken bile şikayeti olmaz. Ancak vücutta deformasyonu çok büyük oranda olur. O yüzden tansiyonum düşmüyor ya da buna alışığım demek çok büyük bir yanlıştır.
Özellikle karın bölümündeki aort anevrizmasının en büyük sebeplerinden biri sigara olduğundan mutlaka uzak durulmalıdır. Genetik olarak böyle bir durum varsa erken teşhis için de mutlaka tetkik yapmak gerekir. En basit tetkik her zaman ultrasondur. Çünkü vücuda bir girişim yapılmaz sadece yüzeysel olarak bakılır. Kalpten çıkan bölümünde bir genişleme varsa ultrasonda bunun çapını ölçmek mümkündür.
Genelde bu damar genişlediğinde aort kapağında da (kalbe bağlantı noktasında) bir kaçak oluşturur ve bunu değerlendirmek için de ultrason ekokardiyografi yapılır. Karın bölümündeki genişlemeye karın ultrasonuyla tanı koyulur. Ama ultrasonla tanı koyulduysa mutlaka bir tomografi görüntülemesi de yapılır. İlaçlı tomografi çekilerek aortun tam çapına bakılır. Bu damar özellikle karın bölümünde genişlediğinde duvarında da pıhtılaşma olur. Bazen bu ultrasonda kaçırılabilir. O nedenle çaplar iyi bir tomografiyle belirlenebilir. Ameliyat kararı da tomografiye göre alınır.
Kadında mı yoksa erkekte mi daha sık görülür? Yaşın bir önemi var mıdır?
Özellikle karın aort anevrizmaları 60 yaşı geçmiş, hipertansiyonu olan, sigara içen erkek hasta grubu için çok ciddi bir durumdur. Bu hastalar en azından bir kere basit bir karın ultrasonuyla taranmalıdır. Kalpten çıkan ana damar genişlemesinde aile hikayesi çok önemli bir kriterdir. Çünkü bu grup hastayı daha erken teşhis etmek için çok basit bir ultrasonla tanı koymak mümkündür. Tansiyonu varsa zaten tansiyonun belli evrelerinde mutlaka bir kalp ekokardiyografisi yapmak gerekir.
Aort anevrizması nasıl tedavi edilir?
Kalpten çıkan bölümde olan aort anevrizmasında mutlaka ameliyatla o aort damarını bir sentetik damarla değişmek gerekir. Eğer akciğer bölümünde veya karın boşluğundaki bölümündeyse büyük ve açık bir ameliyat olur. Bu ameliyat hasta için çok daha konforsuzdur. Çünkü işin içine bağırsaklar, akciğerler girer. O yüzden kapalı olarak yapılır; kasıktan girilerek damarın içerisine yeni bir damar yerleştirilir. Böylece hiçbir yerde kesi olmaz. Artık kalpten çıkan ana damar bölümündeki ameliyatları da kapalı yapmak mümkün olmaktadır. Bütün göğüs kemiğini açıp göğüs boşluğuna girerek değil de sadece göğüs kemiğinin üst kısmından 4-5 santimlik bir yerden girilerek bu damarı değiştirmek, aort kapağını tamir etmek, aort kapağını değişmek mümkündür.
Aort anevrizmasında ameliyat nasıl yapılır?
“Öncelikle, ameliyat önerildiyse kaçınmamak gerekir. Çünkü damarın çapı 5-5.5 santimin üzerine çıktıysa yırtılır. Bu, hastanaye yetişemeden direkt hayat kaybına yol açar. İçeriden yırtıldığı yani dışa doğru bir kanamanın olmadığı durumda ise saatler içerisinde bir ameliyat yapmak gerekir. Bu acil ameliyat da açık bir ameliyat olmak zorundadır ve hayati riski çok yüksektir.
Planlı yapılan bir anevrizma ameliyatının riski yüzde 2-3 iken yırtılma sonucu yapılan ameliyatın riski geliş durumuna bağlı olarak yüzde 30-50’dir. Kalpten çıkan ana damarda genişlik varsa bu genişlik aort kapağında da kaçağa yol açacağı için mümkün mertebe aort kapağı tamir ederek, değişmeden bu ameliyatı yapmak isteriz. O yüzden ileri derecede bir kapak kaçağı olmadan hasta başvurmalıdır. Hasta orta derece bir aort kapağıyla ameliyata girerse aort damarını değişirken bir protez kapak koymadan tedaviyi yapmak mümkün olur.”
Kapalı ameliyatla müdahale etmenin hastaya avantajları nedir?
“Ameliyatlardaki en büyük travmamız göğüs kemiğinin açılmasıdır. Göğüs kemiğinin açılmaması iyileşme sürecini hızlandırır. Bu ameliyatlar kapalı (küçük kesilerle) yapıldığında hastaya daha az kan verilir, daha az ritim bozukluğu olur, akciğerler daha hızlı toparlanır ve hastanede kalış süresi çok daha azalır. Hasta normal hayatına kısa sürede dönüp her türlü aktivitesini yapabilir. Araba kullanır, yan yatar, sporunu yapar; ne sosyal hayatından ne de iş hayatından olur. Açık bir ameliyatsa kemiğin iyileşmesi 6 ay kadar sürebiliyor. Araba kullanamıyor, sosyal hayattan kopuyor.”
Kaynaklar
Kalp ve Damar Cerrahisi Uzmanı Prof. Dr. Barış Çaynak
Türk Anesteziyoloji ve Reanimasyon Derneği
Diğer Sağlık Ajandası | Sağlık Haberleri için sosyal medya hesaplarımızı da takip edebilirsiniz: