Cilt lekeleri; güzellik ve estetik algısını doğrudan bozan en önemli faktörlerden biri olarak kabul edilir. Fakat solaryum, gebelik, yara ya da yanık, doğum kontrol ilaçlarının tüketimi sonrasında lekeler çok daha fazla görülüyor. Bu sorunlardan tatile gidip henüz güneş yüzü görmeden kurtulmak mümkün.
Güneş lekesi, vücuttaki kırmızı yuvarlak lekeler, kırmızı sivilce lekeleri, kahverengi lekeler ve ciltteki beyaz lekeler gibi uzayıp giden ciltteki lekeler listesinin her birinin bir çözümü var aslında. Dermatoloji Uzmanı Dr. Selma Salman ve Dermatoloji Uzmanı Doç. Dr. Gökhan Okan, başta yüz lekeleri olmak üzere cilt lekelerinin tedavisine dair önemli bilgiler aktardı.
Kullanılan ilaçlar cilt lekelenmesine sebep olabilir
Dermatoloji Uzmanı Dr. Selma Salman, “Beyaz tenli insanlar başta olmak üzere güneş ışıkları insanın yüz, omuz, dekolte bölgesi ve sırtlarında küçük kahverengi lekelerin oluşmasına sebebiyet verebilir. Özellikle de alın, yanak, burun, çene ve üst dudak bölgelerinde maskeyi anımsatacak türde lekelenmeler oluşmaları ve bunlar genelde esmer tenli kadınlarda görülür.
Bu lekeler gebelik, ilaç kullanımı ve menopoz gibi sebeplerle de oluşabilir. Bu hususta leke tedavisine başlamadan önce detaylı bir biçimde cilt muayenesi yapılması şarttır. Çünkü tanının net olarak konulması ve benlerden ayrım aşamalarının doğru bir şekilde yapılması gerekir” dedi.
Esmerler daha dikkatli olmalı
Dermatoloji Uzmanı Doç. Dr. Gökhan Okan, cilt lekesi konusunda esmerlerin dezavantajlı olduğunu söyleyip şunları anlattı: “Cilt lekesi, cildimize renk veren melanin hücrelerinin fazla çalışmasından kaynaklanan bir sorundur. Kadın hastalarda daha sık görülür ama nadiren erkeklerde de rastlanılır. Melanin hücrelerinin fazla çalışması çok sayıda sebepten dolayı olur. Hamilelik, kullanılan bazı ilaçlar, böbrek üstü bezi, tiroit bezi ve bazı bağırsak hastalıkları, demir metabolizması bozuklukları, yanlış kozmetikler, genetik nedenler, uzun süreli ve yoğun güneşe maruz kalınması, bazı enfeksiyon hastalıkları ve dermatolojik hastalıklar lekeye neden olabilecek başlıca sebeplerdir.
Cilt rengi koyu olan kişilerde melanosit sayısı açık renkli olan kişilere göre daha fazladır. Bu yüzden cilt lekesi sorunu esmerlerde daha belirgindir. Cilt yaraları ve dermatolojik hastalıklar esmer kişilerde lekeyle iyileşir. Sivilce, egzama ve liken gibi dermatolojik hastalıkların iyileşmesi cilt lekesi şeklinde olacağı gibi ağda, düşme, sürtünme, yanık ve çizilme gibi nedenlerle tahriş olan deri bölgeleri de renk koyulaşması şeklinde iyileşir. Bu sebeple esmerler, derilerinin fazla zarar görmemesi konusunda dikkatli olmalıdır. Sivilcelerini sıkmamaları, egzamalarını kaşımamaları, yara kabuklarını koparmamaları ve mevcut dermatolojik rahatsızlıklarını hemen tedavi ettirmeleri gerekir.”
Renk açma zamanı geldi
Yaşlılık lekeleri ya da karaciğer lekeleri dediğimiz lekeler; açık tenli kişilerde, güneş gören alanlarda görülen düz açık kahverengi ile koyu kahverengi tonları arasında oval lekelerdir. El sırtı, göğüs, sırt, omuz ve yüzde görülürler. Orta yaşlarda görülmeye başlarlar ve yıllar içinde sayıları artar. Güneş koruyucu kullanımı ve güneşten kaçınarak yeni leke oluşumu engellenir.
Leke tedavisi disiplin gerektiren bir tedavidir. Güneş koruyucular tedavinin en önemli basamağıdır. Güneş koruyucuların hem ultraviole A hem de ultraviole B ışınlarından korumasına, uzun süreli etki göstermesine, hipoalerjenik olmasına, suya ve tere dayanıklı olmasına dikkat edilmelidir. Kapalı ortamlarda bile kullanılmalıdırlar. Kişiler ciltlerini tahriş edici ürün kullanımından kaçınmalıdırlar. Lekeye neden olabilecek dahili hastalıktan şüpheleniliyorsa onun araştırması yapılmalıdır. İlaç kökenli leke artışı olasılığında riskli olan ilaç kesilmelidir.
Kimyasal peeling ile cilt lekelerine kesin çözüm
Dermatoloji Uzmanı Dr. Selma Salman, farklı kimyasal maddelerin cilde sürülerek belirli bir süre bekletilip bol suyla ciltten arındırılmasıyla yapılan kimyasal peeling’in, oldukça önemli bir yöntem olduğunu söylüyor ve ekliyor: “Derinin üst tabakası olan epidermiste kontrolü olarak kısmi ya da tam hasar oluşturulması amaçlanmaktadır. Ciltte birkaç gün sürecek soyulma ve sonrasında cilt lekelerden arınarak pürüzsüz bir görünüme ulaşmaktadır.
Çiller, akne lekeleri ve melasma için kullanılan tedavi yöntemlerinden biri olmaktadır kimyasal peeling. Güneşin olmadığı ve sonbahar ile kış aylarında daha fazla tercih edilmektedir. Etkin bir sonuca ulaşabilmek adına da 2 haftada bir 4 ile 6 seans arası uygulanması gerekmektedir. Bu işlemin akabinde ise bol nemlendirici ve güneş koruyucu ürünlerin kullanımı tavsiye edilir.”
Cilt sarkmaları ve gözaltı morluklarına vitaminle çözüm
Dermatoloji Uzmanı Dr. Selma Salman, “Cilt lekelerine kesin çözüm olarak mezoterapi yöntemi de uygulanmaktadır. Cilt sarkmaları, cilt kırışıklıkları, bölgesel incelme, göz altı morlukları ve saç dökülmesi tarzında önemli dermotolojik sorunlarda kullanılan bu yöntemde; ilaçlar, vitaminler, bitki özlerinden oluşan karışımlar cildin altına uygulanır.
Cilde uygulanan ve yenileyici özellik taşıyan hyaluronik asit, antioksidanlar ve vitamin – mineral – amino asitler cildin uyarılmasını sağlamaktadır. Bu da cildi parlak ve sağlıklı bir görünüme doğrudan ulaştırabilir. Mezoterapi işlemi lazer, dermapen, fraksiyonel miroiğneli radyofrekans gibi yöntemlerle bir arada uygulanarak leke tedavisinde çok daha önemli etkinlikler artırmaktadır” dedi.
PRP esmer tenli kişilerde uygulanabiliyor
Dr. Selma Salman, “Son günlerde cilt lekelerinin tedavisinde öne çıkan yöntemlerin başında da PRP gelir. Bu yöntemde kişinin kanı özel bir tüpe alınmaktadır. Elde edilen trombosttiten zengin plazma, cilde yaklaşık olarak 1 cm aralıklarla enjekte edilmektedir. Tek başına leke tedavisinde etkili olamasa da fraksiyonel mikro iğneli radyofrekans, dermapen gibi yöntemlerle servis edildiğinde çok daha önemli sonuçlar elde edilebilir bu yöntem üzerinden. Lazer ya da peeling yapılamayan esmer tenli kişiler için uygulanabilirliği bulunmaktadır” dedi.
Dermatoloji Uzmanı Doç. Dr. Gökhan Okan ise mikro iğneleme ile ilgili şunları kaydediyor: “Mikro iğneleme 0.5-2.5 mm faasında değişen farklı uzunluklarda steril, ince ve çok keskin iğnelerin özel aparatlar ile deri yüzeyine uygulanmasıdır. Bu uygulama ile iğneler derinin alt tabakasına kadar uzanan kanallar şeklinde hasarlar oluşturur. Bu hasarlar derinin kendi iyileşme mekanizmasını harekete geçirir ve derinin yeniden yapılanmasını tetikler. Açılan mikro kanallar ile deriye uygulanan ilaçlar derine ulaşır. Mikro iğneleme sonrası kullanılan renk açıcı ürünler, açılan kanallardan deriye uygulanır.”
Gebelik lekelerinden lazer tedavisiyle kurtulabilirsiniz
“Çoğu uzman doktor cilt lekeleri tedavisinde hastanın ten rengi, lekenin yüzeysel ya da derin olması, açık veya koyu renk olması gibi özellikleri belirleyerek ilerler. Bu hususta lazer uygulaması da en önemli seçenekler arasında yer alır” diyen Dermatoloji Uzmanı Dr. Selma Salman şöyle devam etti:
“Lazer uygulaması ışık kaynağından çıkan ışınların bir tüp içerisinde biriktirilerek belli bir noktaya yönlendirilmesiyle birlikte sağlanan bir uygulama. Belirli dalga boyundaki ışığı emen doku bileşenleri kromofor olarak tanımlanır. Bu işlem sonrasında ciltte hafif kızarıklıklar olabilir fakat buna karşın hasta kısa zaman içerisinde günlük hayatına geri dönüş yapar. Lazer tedavisi gebelikte de oluşan lekelerde uygulandığı takdirde etkin sonuçlara ulaştırabiliyor.”
Karbon peeling nedir?
Plastik, Rekonstrüktif ve Estetik Cerrahı Doç. Dr. İbrahim Aşkar, cilde ışıltı katan karbon peeling ile ilgili tüm merak edilenler hakkında bilgiler verdi.
Adından da anlaşılacağı üzere bir peeling yani cilt yenileme işlemidir. Günümüzde sıkça uygulanan lazerle cilt yenileme sistemlerinden biri olan karbon peeling, cilde tatbik edilen karbonun Q-switched Nd:YAG lazer ile patlatılıp, yakılarak, elde edilen ısı ile peeling yani cilt yenilemesi gerçekleştirilir.
Yani hem karbonun hem de Q-switched Nd:YAG lazerin cilt üzerindeki etkileri bu yöntemde beraber çalışır. Bu ısı artışı ile gözeneklerde daralma olurken, ciltaltında da kolajen ve elastin üretimi uyarılır. Karbon peeling ile ciltteki aktif sivilceler, sivilce izleri, lekeler, gözenek açıklığı, ciltteki matlık, ince kırışıklıklar, elastikiyet kaybı, cildin yağlanması, siyah noktaların temizlenmesinde ve iyileştirilmesinde çözüm sunmaktadır.
Yüz bölgesindeki güneş lekeleri, melazma, dudak üstü lekeler bu işlemden fayda görür. Ölü deri parçalarından temizlenmiş, daha parlak, daha canlı, daha diri ve gözenek açıklıkları normale dönmüş bir cilt elde edilir. Aynı zamanda ciltte ton kaybı, sarkmaların geciktirilir. İşlem sonrası cildin yağlanmasın da dengelenmiş olur. Ciltte yağlanma dengelenmesi ile aktif sivilceleri kuruturken, yeni sivilce oluşumu da baskılanmış olur. Daha çok cilt bakımı olarak yapılan karbon peeling, yan etkisi olmadığı için dört mevsim uygulanabilir.
Uygulanan karbonun da ayrıca cildin yapısına faydası vardır. 1064 nm dalga boyundaki Q-switched Nd:YAG lazer karbonun ciltteki etkisi ve emilimini artırırken, cilt yüzeyinde kalan karbon parçacıklarını patlatıp ısı oluşturarak, ölü hücre ve dokuları ortadan kaldırır. Q-switched Nd:YAG lazer’in özelliği ciltte hasar yapmadan derin dokulara geçiş yapıp etki edebilmesidir.
Nasıl uygulanır?
Cilt temizlendikten sonra, soğuk buhar tatbik edilerek, gözenekler açılıp, cilt yumuşatılır. Cilt yüzeyine karbon krem veya losyonu sürülüp, kuruyuncaya kadar beklenir (15-20 dk). Cilde tatbik edilen karbon parçacıklarının bir kısmı cildin alt katmanlarına nüfuz eder. Karbon kuruduktan sonra Q-switched Nd:YAG lazer ile mümkün olduğu kadar düzenli bir şekilde atış yapılır.
Q-switched Nd:YAG lazer atışları sadece siyah renkli karbon parçacıklarını görür ve onlara etki eder. Lazer atışları bittikten sonra hemen cilde karbon solüsyonu maskesi yapılır. Bu maske karbonun cilt üzerindeki etkisini devam ettirirken, aynı zamanda yatıştırıcı bir etki de göstermektedir. 15-20 dk kadar bekletilen bu yüz maskesi ile karbon parçacıklarının cilde iyice nüfuz etmesi sağlanır. Karbon peeling seanstan hemen sonra ciltte geçici bir pembelik oluşur. Bu pembelik işlemin etkili olduğunun işaretidir. Aynı dönemde ciltte bir parlaklık, tazelik göze çarpmaya başlar.
Yan etkisi var mı?
Nadiren geçici kaşıntı da görülebilir. Uygulama sonrası en az bir ay süreyle ev içinde olsa da koruma faktörü 30 dan fazla olan güneş koruyucular kullanılmalıdır. Güneş koruyucular 2 saat arayla tekrarlanmalıdır. Aynı zamanda güneşten korunmalı, sauna ve solaryumdan uzak durmalıdır. Sıcak banyo ve hamama girmemelidir, seansın yapıldığı gün duş alınmamalıdır.
Hastanın yaşı, cildin yapısı ve ne kadar yıprandığı seans aralıkları ve seans sayısını belirler. Doktor muayenesinden sonra seans aralıkları ve sayısı belirlenerek uygulamaya başlanır. Seans aralıkları 7-21 gün olup, seans sayısı 5-10 seans aras,ında değişir. Bu seanslar bittikten sonra, cildin yapısı ve tipine göre, karbon peeling’in etkisini uzatmak için 3-6 ayda bir uygulama da yapılabilir.
Etkisi ne kadar sürer?
Seanslar tamamlandıktan sonra etkisi 12-18 ay devam eder. 5-10 seans karbon peeling sonrasında lekeler gözle görülür şekilde iyileşir. Ayrıca hastanın yaşlanması, genetik yapısı ve çevresel faktörlere bağlı olarak, karbon peeling seansları ilerleyen zamanlarda da tekrarlanabilen sınırsız seans sayısına sahip bir uygulamadır. Karbon peeling esmer hastalara da uygulanabilen bir cilt yenileme işlemidir. Karbon peeling, botoks, klasik cilt bakımı, dolgu, PRP, mezoterapi, fokus ultrason, v.b. uygulamalarla kombine edilerek de uygulanabilir.
Doç. Dr. İbrahim Aşkar son olarak sözlerine şunları ekledi: “Karbon peeling cilt yenileme işleminin etkisi ilk seanstan 15 gün sonra görülmeye başlansa da tam etkiyi görmemiz için tüm seansların bitmesini beklemek gerekir. Yapılan her seans karbon peelingin ciltteki etkisini arttır. Her cilt tipine rahatlıkla uygulanabilen karbon peeling ağrısız acısız olması nedeniyle konforlu bir tedavi olanağı sunar.
Non-ablatif (cildi soymayan) bir lazer uygulaması olan karbon peeling, diğer lazer uygulamalarına göre yara ve kabuklanma yapmaması önemli bir avantajdır. Dört mevsim yapılabilmesi, karbon peeling işleminden sonra günlük aktivitelere hemen dönülmesi önemli bir avantajdır. İş hayatında öğle arasında bile yapılabilen bir işlemdir. Diğer lazerle cilt gençleştirme yöntemlerine göre yazın uygulanabilir.Hastanın yapısı, cilt yapısı, ciltteki problemlere göre seans sayısı değişebilmekte ve uzman bir doktor tarafından muayene edildikten sonra seans sayısı bilgisi verilebilir.”
Güneş lekeleri için leke kremi ile çözüm
Güneş lekesi tedavisinde haricen kullanılan leke kremleri, ağızdan alınan antioksidan haplar, lazer tedavileri ve kimyasal peeling’ler tek başına ya da beraberce kullanılabilirler. Tabii güneş lekesi kremi veya diğer yöntemler uygulanmadan önce lekenin derinliği tespit edilmelidir.
Dermatoloji Uzmanı Doç. Dr. Gökhan Okan; “Leke tedavisinde renk açıcı kremler, peeling, mikroiğneleme, PRP ve lazer yöntemlerine başvurulur. Renk açıcı kremler; hidrokinon, retinoik asit, azeleik asit, kojik asit, arbutin, tranexamik asit, niasinamid ve glikolik asit gibi maddeler içermektedir. Bu maddeleri içeren ürünler tek başına kullanılabileceği gibi birbirleriyle kombine bir şekilde de kullanılabilir. Tedavinin mutlaka dermatolog kontrolünde olunması gerekir. Tedavide alınacak cevap iki ay sonra kendini belli etmeye başlar. Hastalar belirli periyodlarla takip edilerek tedaviden alınacak cevaba göre ilaçlar da değişiklik yapılır. Mutlaka güneş koruyucuyla birlikte kullanılmaları gerekir” dedi.
En iyi leke kremleri nelerdir?
Doğum lekeleri ve cilt pigmentasyon bozukluklarında da ilk seçenek leke giderici kremlerdir. En iyi leke kremini ise sorunun kaynağını ve derinliğini ölçen doktorunuz söyleyebilir. Bu sivilce leke kremi için de geçerlidir. Ancak leke kremi aramalarında öne çıkanlar arasında Dr. Clinic leke kremi, Laventin leke kremi, Dermaderm leke kremi, Licape leke kremi vb. yer alıyor.
Cilt sağlığı için önemli 4 beslenme tavsiyesi
Cilt sağlığını korumak çok önemli çünkü vücudun en geniş organlarından cilt, vücudu güneşin bıraktığı hasar, travma ve çevresel faktörlerden koruyan ilk savunma mekanizması. Uzman Doktor Merve Demir hayati önem taşıyan bu organı korumak için dengeli beslenmenin önemini vurguluyor.
Cilt, bağışık sistemini, metabolizmayı ve deri hücrelerini direkt etkileyen önemli bir organ. Dengesiz ve sağlıksız beslenme ise hem cildi hem de vücudu önemli vitamin ve antioksidanlardan yoksun bırakarak ciddi sorunlara neden oluyor.
Deri ve cilt sağlığı için önemli role sahip sağlıklı beslenme, vücudun ihtiyacı olan protein, karbonhidrat, yağ asidi, vitamin ve minerallerin yeterli ve dengeli ölçüde, mümkün olduğunca doğal besin kaynaklarından karşılanması olarak tanımlanıyor. Peki cilt sağlığı için yapılması gerekenler neler?
Cilt sağlığı için zararlı güneş ışınlarına karşı önlem alın
Vitaminler dışarıdan alınması mecburi besin öğeleri. Yapılan araştırmalar da A, B, C, E ve K vitaminlerinin deri sağlığı üzerine direkt etkileri olduğunu gösteriyor. Deri hücrelerinin onarımında ve deride sebum üretiminin dengelenmesinde yer alan A vitamini en çok karaciğer, balık yağı, süt, yumurta ve havuçta mevcut. C ve E vitamini ise en güçlü antioksidan vitaminler olarak önem teşkil ediyor.
Özellikle güneş ışınları, fazla maruz kalındığında hücrelerde DNA hasarına sebep olarak deri kanseri riskini artırıyor. Bu vitaminler hücrelerde serbest radikal denen zararlı metabolitlerin birikimini önleyerek kanser oluşum mekanizmalarında durdurucu etkiye sahip olmasıyla biliniyor.
Ayrıca güneşin deri üzerindeki kronik hasarını önlemede de bu vitaminler devreye giriyor. C vitamini en çok turunçgiller (limon, portakal, mandalina), yeşil yapraklı sebzeler (tere, ıspanak, lahana); E vitamini ise en çok bitkisel yağlar, tahıl, soya ve baklagillerde mevcut.
Biotin, saç ve tırnak gelişimi için önemli
Yara iyileşme sürecinde aktif rol oynayan B vitaminleri çoğunlukla günlük tükettiğimiz gıdalarla kolayca temin ediliyor. B vitamini eksikliğinde ise güneşe maruz kalan bölgelerde egzama, avuç içi ve ayak tabanlarında ağrılı yarıklar, tırnaklarda ve ağız içinde kahverengi lekeler, dudak kenarı ve dilde ağrılı yarıklar ve çatlaklar meydana geliyor.
B12 vitamini özellikle hayvansal kaynaklı ürünlerde (et, yumurta, süt, sakatat), Folik asit ise karaciğer, et, süt ve yeşil yapraklı sebzelerde bulunuyor. Biotin özellikle saç ve tırnak gelişiminde büyük önem taşıyor. Yeterli miktarda alınmadığında saç dökülmesi, tırnak bozuklukları, yağlı egzama gibi deri hastalıkları oluşabilir. En önemli kaynakları ise et, yumurta, domates, maya ve karaciğer.
Anti-aging deposu için brokoli, zerdeçal ve avokado
Güçlü antioksidan etkisiyle cildin yenilenmesini sağlayan Koenzim Q10, kolajen üretimini artırıyor. Özellikle deri elastikiyetini korumak ve kırışıklık oluşumunu önüne geçmek için Koenzim Q10 öneriliyor. Koenzim Q10, kırmızı et, balık, yumurta, yeşil yapraklı sebze ve meyve gibi birçok besinde mevcut.
Bilinen en kuvvetli antioksidanlardan olan Glutatyon ise vücudun bağışıklığına destek olarak hücrelerde ortaya çıkan toksikleri temizliyor ve adeta bir detoks etkisi yaratıyor. Deri yaşlanmasını önleyici etkisi olan Glutatyon vücudumuzda üretilmesinin yanı sıra brokoli, zerdeçal ve avokadoda da bulunurken domates, bezelye tüketimi de glutatyon seviyesini artırıyor.
Yine kuvvetli antioksidanlardan biri olan Alfa lipoik asit de metabolizma hızını yükselterek deri hücrelerinin yenilenmesini sağlıyor. Bu özelliği nedeniyle güçlü anti- aging etkisi sahip. En çok brokoli, ıspanak, lahana, bezelye, kırmızı et ve sakatatta bulunuyor.
Derinin yaşlanmasında pek çok etkenin rol oynadığını söyleyen Uzm. Dr. Merve Demir bu etkenleri yaşla birlikte; UV ışınları, radyasyon, sigara, hava kirliliği, ilaçlar olarak sıralıyor. Basit şekerlerin fazla tüketilmesi, yetersiz protein alımı, az su tüketilmesi, vitamin ve mineral dengesinin bozulmasının da deri yaşlanmasını artırdığı biliniyor.
Cilt yağlanmasını ve siyah noktaları önlemede yeşil çay etkili
Deri bariyerinin korunması için zorunlu bir mineral olan çinko, kolajen sentezini artırarak yaraların iyileşme sürecini hızlandırıyor. En çok fıstık, yeşil yapraklı sebze ve kabuklu deniz besinlerinde mevcut. Çinko eksikliğinde egzama ile birlikte saç dökülmesi ve tırnak bozukluklarına da rastlanıyor.
Yeşil yapraklı sebzelerde bulunan K vitamini topikal olarak leke ve deri altı kanama, morluk tedavilerinde kullanılıyor. Sedef hastalığı gibi keratinizasyon bozukluğu durumlarında uzun yıllardır kullanılan topikal D vitamini ise derinin bağışıklık sistemini kuvvetlendirerek nem seviyesini artırıyor.
Yeşil çayın da deride sebum üretimini azalttığı, sivilceyi tetikleyen bakteri üremesini önlediği ve bunların neticesinde siyah nokta gözeneklerini ve yağlanmayı dindirdiği biliniyor.
Cilt sağlığında probiyotiklerin faydası nedir?
Probiyotiklerin faydası sadece sindirim sisteminde cilt sağlığında da ortaya çıkıyor. Bağırsak florasını onaran ve koruyan probiyotikler ise çoğu cilt hastalığına karşı etkili olmaktadır. Ayrıca cildi yaşlanma etkilerine karşı da korumaktadır. Dermatoloji Uzmanı Dr. Füsun Karahanlı, probiyotiklerin cilt sağlığındaki önemine dikkat çekerek detaylı bilgiler verdi.
İnsan vücudu sadece insan hücrelerinden değil, hem deri hem de sindirim sistemi başta olmak üzere büyün yüzeylerde taşıdığı mikroorganizmalarla birlikte temel bir sistemdir. Mikrobiyon; bakteri, mantar, virüs gibi mikroorganizmalardan oluşan bir topluluğu ifade edebilen terimdir. Sağlıklı mikrobiyom yapısında bozulma olmasının hem deri hem de deri dışı enfeksiyon ve bağışıklığı ilgilendiren çoğu hastalıkla ilişkisi olabilir.
Probiyotikler bağırsak florasını dengede tutuyor
Probiyotikler, besinlerde alınan ve belirli miktarda alındığında bağırsak florasını dengeleyerek sağlığı olumlu etkileyen canlı mikroorganizmalar olmaktadır. Yeteri miktarda olduklarında mikrobiyom yapısında meydana gelecek bozukluğu onarmak adına yararlı etkileri vardır. Probiyotik alarak en sık kullanılan akanlar Lacrobacilli ve Bififobacrteria laktik asit üreten bakteriler, Streptococcus thermophilus, E.coli gram pozitik bakterilerin patojen olmayan suşları ve bazı mayalar olmaktadır.
Probiyotiklerin faydası için anne sütü, kefir, yoğurt, meyve suları gibi içinde doğal bir biçimde bulunan gıdalar tüketilebilir. Bununla birlikte sıvı, kapsül ya da toz formunda da olmaktadırlar.
Bağışıklık sistemini güçlendiriyor
Probiyotikler konak canlıyı zararlı bakterilere karşı koruyarak güçlendirmektedirler. Doğum esnasında steril olan sindirim sistemi doğumdan hemen sonra dış faktörlerle karşılaşmaktadır. Gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerde doğan çocukların bağırsak floraları da değişik olmaktadır.
Anne sütü ile beslenen bebeklerde Bifidobacterium baskınlığı olurken, mama ile beslenenlerde Enterobacreriaceae, Clostridium, Lactobacillus, Bifidobacterium ve streptokokları içeren kompleks bakteriyel flora baskınlığı olur. Probiyotiklerin faydası olarak sağlıklı ve uygun bir flora düzeni oluşturarak sonra üreyebilecek olan zararlı bakterilere engel olmayı söyleyebiliriz.
Deri florasını onarıyor ve koruyor
Probiyotikler akne, egzama, atopik dermatit gibi hastalıkların önlenip tedavi edilmesinde etkili olurlar. Aynı zamanda derideki su kaybının önüne geçerler. Bununla birlikte cilt bariyer fonksiyonunu güçlendirir ve yara iyileştirmesini de hızlandırırlar. Deri iltihaplarını engelleyen probiyotikler, zararlı mikroflora elemanlarının deride fazla çoğalmasının da önüne geçerler.
Akne oluşumunu engelliyor
Son zamanlarda deriye uygulanan probiyotiklerin antibakteriyel proteinler ile bu alanda işe yaradığı görülmüştür. Probiyotikler genel olarak Prooionibacterium acnes bakterisini azaltmakla birlikte derinin bariyer fonksiyonunun iyileşmesine de yararlı olmaktadırlar. Aknede iki kilinik araştırmada topikal Enterococcus fecalis ve Lactobacillus plantarum’in etkileri araştırılmış ve iltihaplı lezyonları azalttığı görülmüştür.
UV hasarı ve yaşlanma karşı etki gösteriyor
Yaşlanma hem içsel hem de dışsal faktörleri etkileyen bir süreç olmaktadır. Dışsal yaşlanmada en önemli neden UV yani güneş ışınlarıdrı. UV yaşlanmasıyla birlikte ciltte kırışıklıklar, artmış hassasiyet, cilt lekeleri, deri elastiyetinde azalma, moleküler düzeyde yaşlanma süreci görülür. Lactobacillus gibi probiyotik bazlı bakteriler, fermantasyon işlemi esnasında serbest yağ asitleri ve konjuge ilnoleik ait gibi asitli mokelüler üreterek ortamın pH değerini düşürürler. Sonuç itibariyle probiyotikler normal deri pH değerini düzeltir ve sağlıklı deride gözlenen proteaz aktivitesi düzeylerini azaltarak yaşlanma etkilerini geciktirme amacında kullanılabilir.
Alerjik bünye bağırsak florası dengesiziliğinden kaynaklanabilir
Alerjik bünyeye sahip olan bireylerde egzamanın oluşumunda son senelerde bağırsak flora hipotezi öne sürülmektedir. Bu hipotez doğrultusunda bağırsak bölgesinin mikrobiyomundaki değişiklikler atopik epidemin temelini oluşturur. Son senelerde çeşitli çalışmalarda özellikle normal bağırsak mikrobiyom yapı ve içeriğinin bozulmasını atopik hastalıklarla ilişkilendirmiştir.
Atopik çocukların bağırsak florasının farklı olduğu, probiyotiklerle lastik asit üreten bakterilerin verilmesi sayesinde bu floranın düzeldiği gözlenir. Özetle probiyotiklerin faydası sayesinde bu tarz bozukluklarda dengeleme yapılmaktadır.
Kaynaklar:
Dermatoloji Uzmanı Dr. Selma Salman
Dermatoloji Uzmanı Doç. Dr. Gökhan Okan
Plastik, Rekonstrüktif ve Estetik Cerrahı Doç. Dr. İbrahim Aşkar
Dermatoloji Uzmanı Dr. Füsun Karahanlı
Sağlık Ajandası | Sağlık Haberleri için sosyal medya hesaplarımızı da takip edebilirsiniz: