Diyabetik retinopati gözlerde ciddi hasarlar yaratabilir

Diyabetik retinopati, diyabetin gözlere verdiği zararların başında geliyor. Peki diyabetik retinopati nedir?

Bütün dünyada sıkça görülen sağlık sorunu olarak günümüzde her 11 kişiden 1’nde diyabet hastalığı saptanıyor. 2035 yılında 592 milyona yakın diyabet hastası olacağı öngörülüyor. Dokular ve organlarda tahribata neden olan kalp damar hastalıkları başta olmak üzere birçok hastalığa yol açabilen diyabet, göz sağlığının da düşmanı!

Diyabetin gözlere verdiği zararlardan en önemlisi ise diyabetik retinopati. Eğer bu hastalık tedavi edilmezse görme kaybı ve hatta körlüğe varan sorunları beraberinde getiriyor. Öyle ki bu ciddi sorunlar oluşana kadar belirti bile göstermeyebiliyor. Diyabetik retinopati, 15 yıl kadar diyabetle mücadele eden hastaların yüzde 10’unda ciddi görme kaybı, yüzde 2’sinde ise körlük yaşanmasına sebep oluyor. Diyabetin kontrol altında alınmaması ve tedavinin gereklerine uyulmaması bu riski artırıp görülme süresini de kısaltıyor.

Prof. Dr. Nur Acar Göçgil, diyabetik retinopatide erken tanı ve tedavinin önemini şöyle anlatıyor: “Diyabetik retinopatinin erken dönemde teşhisi, uygulanması gereken tedavinin vaktinde uygulanmasına imkan sağlıyor. Bu sayede diyabet hastasında kalıcı görme kaybının önüne geçiliyor veya en azından olasılığı azaltılıyor. İleri evre retinopati bulunan hastalar dahi gerekli tedaviyi vaktinde alırsa görme yetileri yüzde 95 oranında korunabilir. Dolayısıyla senelik düzenli göz muayenesi ihmal edilmemeli ve düzenli olarak doktora gidilmeli.

Diyabetik retinopati nedir?

Diyabetik retinopatiyi şöyle tanımlayabiliriz: Diyabete bağlı gelişen ve gözün retinasında hasara ve hatta görme kaybına sebep olan bir göz hastalığıdır. Göze ulaşan ışık, milyonlarca sinir hücresinden sahip retina tarafından algılanır ve ardından görme siniriyle beyindeki görme merkezine ulaştırılır. Bu sistemin iyi çalışabilmesi için retina hücrelerinin de iyi beslenmesi, oksijen alması ve kan dolaşımının gerçekleşmesi büyük önem taşıyor.

Retinanın beslenmesini sağlayan ince kılcal damarlardaki dolaşımın zamanla bozulması, sinir hücrelerinin de işlevini azaltıyor. Bu durum görmenin azalması ve körlüğe varan görme kayıplarının yaşanmasına neden oluyor. Gelişmiş ülkelerde görme kaybının en çok görülme sebebi diyabetik retinopati, 20-64 yaş aralığında en sık karşılaşılan körlük nedenini oluşturuyor.

Belirtisiz ilerliyor

Peki diyabetik retinopati evreleri nelerdir? Diyabetik retinopati retinanın net görme merkezi sarı noktayı etkilemediği sürece merkezin görme yeteneğini bozmadığı için gerçekten sinsi bir hastalık. Çünkü hasta hiçbir şekilde görme sorunu yaşamadığı için hasta olduğunu da anlamıyor. Öyle ki retinada kanama olsa dahi belirti olmuyor ve hasta görmede sorun yaşamıyor. Bu kanamaları yakalamak için yalnızca damlayla kişinin gözbebeği büyütüldükten sonra doktorun detayl muayene yapması şart. Diyabetik retinopati, ancak ve ancak merkez retinadaki sarı noktayı etkilediğinde görme kaybı, görüşte bulanıklık, düz çizgileri eğri ve kırık görme, renkleri soluk görme gibi sorunlar ortaya çıkıyor.

Sağlık Ajandası | Sağlık Haberleri: Diyabetik retinopati nedir? Diyabetik retinopati tedavisi var mı?
Sağlık Ajandası | Sağlık Haberleri: Diyabetik retinopati nedir? Diyabetik retinopati tedavisi var mı?

Her sene retina muayenesi yaptırmak önemli

Diyabetik retinopatiyi engellemenin ve geciktirmenin en önemli yolu, hastanın ilaç tedavisine, diyetine ve egzersizlerine devam edip kan şekerini kontrol altına almasından geçiyor. Bi diğer önemli kural da düzenli göz muayenesinin yapılması.

Prof. Dr. Nur Acar Göçgil vakitlice yapılan retina taramaları ve uygun tedaviyle yeni retinopati gelişiminin yüzde 90 oranında engellenebildiğini belirtiyor ve ekliyor: “Tip 2 diyabet teşhisi konulan her hasta, muhakkak retina kontrolünden geçmeli. Söz konusu taramalar en az senede bir kez yaptırılarak devam etmeli. Daha nadir görülen Tip I diyabetteki retina taramasının beş yıl sonra başlaması ve en az senede bir kez yapılması öneriliyor. Takip süresi ise retinopatinin derecesine göre retina uzmanı tarafından belirleniyor.” 

Görme kaybını önlemek mümkün 

Diyabetik retinopati belirtileri görüldüğünde tedaviye başlamak için zaman kaybetmeden uzman bir doktora görünmek çok önemli. Diyabetik retinopati tedavisinde argon lazer fotokoagülasyon tedavisi, göz içi ilaç enjeksiyonları ve vitrektomi yöntemleri öne çıkıyor. Bütün bu tedavi uygulamalarıyla retinadaki kanamaların çekilmesi, kanayacak olan yeni gelişmiş damarların kaybolması, özellikle görme için en önemli merkez retinanın sağlıklı kalması hedefleniyor. Böylelikle görmenin sağlıklı bir şekilde devamı ve görme kaybının önlenmesi sağlanıyor. 

Tedavilerin vaktinde ve uygun şekilde uygulanmasının ve hastanın diyabet kontrolünü sağlamasının retinayı stabil hale getirdiğini belirten Prof. Dr. Nur Acar Göçgil, tedavi yöntemlerini şöyle sıralıyor: 

Argon lazer fotokoagülasyon tedavisi: Yeni gelişmiş, anormal ve kanayan damarları ya da merkeze yakın sızıntısı olan küçük damar genişlemelerini durdurmak için uygulanıyor. Lazer ışınını retina üzerine odaklayan bir mercekle gerçekleşen işlem ağrısız olduğu gibi tedavi de birkaç seans sürüyor. 

Göz içi ilaç enjeksiyonu: Bilhassa sarı nokta alanında retinanın merkezindeki ödem ve kalınlaşmalarını azaltıp görmeyi artırmak için yapılıyor. Etkisi yüksek bu yöntemin ilacın özelliğine göre bir – dört arasında tekrarlanması gerekiyor. Ayrıca sızıntı son bulana kadar devam ediliyor. 

Vitrektomi: Göz küresinin içine dolan kanamalar ile retinayı çekiştiren zarları temizlemek ve ayrıca retinayı yatıştırmak hedefiyle uygulanan bu mikrocerrahi yöntemde işlem şöyle uygulanıyor: Gözün küre boşluğunda tıpkı laporoskopik cerrahideki gibi mikrokanüllerle gerçekleştiriliyor. Farkı mikrokanüllerin çok ince (0.4mm) olması.

 

Kaynaklar:

Prof. Dr. Nur Acar Göçgil

Türk Oftalmaloji Derneği

Sağlık Ajandası | Sağlık Haberleri için sosyal medya hesaplarımızı da takip edebilirsiniz:

 

YouTube video player

İçerik Sağlayıcı:

Exit mobile version