Down sendromlu çocukların gelişimini desteklemenin en birincil yolu, down sendromunun tedavi edilmesi gereken bir hastalık değil, genetik bir farklılık olduğu bilinciyle hareket etmek.
Ailenin çocukla etkili iletişim kurmasının önemine değinen uzmanlar, çocukla iletişim kurarken açık ve net ifadeler kullanılmasını ve çocuğun seçimlerinin göz önünde bulundurulmasını tavsiye ediyor. Ailelerin çocuğun günlük yaşam aktivitelerine katılımının çoğaltılmasını ve sosyal iletişimi artırmaya yönelik desteğin önemli olduğunu belirten uzmanlar, “Örneğin gidilen bir restoranda yemek siparişini çocuğun vermesine imkan tanımak, bu konuda çocuğu yönlendirmek önemli bir motivasyon kaynağı olabilir” diyor.
Ergoterapi Uzmanı Ebru Şirin, down sendromu ve ergoterapi uygulamalarına ilişkin değerlendirmede bulundu.
Hedef, yaşam kalitesini yükseltmek
Down sendromlu çocukların gelişimi ve yaşam kalitesinin artırılmasında ergoterapi uygulamalarının olumlu etkileri olduğunu kaydeden Ebru Şirin, “Down sendromlu çocuklar, akranlarıyla aynı aşamada bağımsızlık ve öz bakım becerilerini sağlayabilmek için desteğe ihtiyaç duyabilmektedirler. Down sendromlu çocukların hepsi aynı becerilerde etkilenmese de çoğunlukla dikkat ve organizasyon, kaba ve ince motor beceriler, duyusal entegrasyon problemleri yaşayabilmektedirler. Bu durum sosyal iletişim becerilerinden öz bakım becerilerine kadar birçok faktörü olumsuz etkileyebilmektedir. Ergoterapistler Down sendromlu çocuklarla ve onların aileleriyle birlikte en yüksek düzeyde bağımsızlık ve yaşam kalitesine ulaştırmaya yardımcı olmak için çalışmaktadır” diye konuştu.
Eğitim yaşam boyu devam etmeli
Eğitim sürecine bir an önce başlanması gerektiğini kaydeden Ergoterapi Uzmanı Ebru Şirin şöyle konuştu: “Down sendromlu bireyler ayrıca yaşam boyu ihtiyaç duydukları her yaşta bu eğitimlere devam edilmelidir. Belirli bir yaş sınırı koymaktansa, en erken dönem içerisinde terapi süreci başlanmalı ve desteklenmelidir. Böylelikle günlük yaşam aktivitelerinde bağımsız, sosyal ve aktif çocuklar olmalarını sağlayabilmekteyiz.
Sosyal iletişim desteklenmeli
Down sendromlu bireylerin sosyal hayata adapte olmaları için yapılması gerekenlere de değinen Ergoterapi Uzmanı Ebru Şirin, “Down sendromlu bireyler soysal hayata adapte olmaları için aldıkları eğitim sürecini, günlük yaşamlarına da entegre etmelerine destek olmalıyız. Bu destek aile ve yakın çevresi ile olabilmektedir. Örneğin dışarı çıkmak, yürüyüş yapmak, bir restorana gitmek, yemek siparişini vermesi için motivasyon kazandırmak gibi. Yani sosyal iletişimini destekleyici her türlü destek, sosyal hayata adapte olmaları için yapılacak en iyi adımdır” diye konuştu.
Çocukla etkili iletişim kurulmalı
Çocukların gelişimini desteklemenin en birincil yolunun ailenin çocukla etkili iletişim kurması olduğunu belirten Ergoterapi Uzmanı Ebru Şirin, “Bu etkili iletişimde, çocuğa açık, net ifadeler kullanmalı ve çocuğun seçimlerini göz önünde bulundurarak davranışlarına da yansıtmalıdırlar. Aileler çocuklarının gelişim basamaklarını dikkate alarak eğitmen ve uzmanların çocuk için hazırladığı programlar doğrultusunda aile içi çalışmaları destekleyebilirler. Bu uygulamalara ek olarak da günlük yaşam aktivitelerine katılımlarını çoğaltarak, sosyal iletişimi artırmaya yönelik destekleyici müdahalelerde bulunabilirler. Bu süreçte en temel şey çocuğun motivasyonunu göz önünde bulundurmaktır” diye konuştu.
Down sendromu nedir?
Down sendromu, genetik bir farklılık, bir kromozom anomalisi olarak açıklanabilir. En basit anlatımı ile sıradan bir insan vücudunda bulunan kromozom sayısı 46 iken down sendromlu bireylerde bu sayı üç adet 21. kromozom olması nedeniyle 47 oluyor. Bu durumda, hücre bölünmesi sırasında ortaya çıkan yanlış bölünme sonucu 21. kromozom çiftinde fazladan bir kromozom yer alıyor.
Down sendromuna sebep olduğu bilinen tek etmen ise hamilelik yaşı. 35 yaş üstü hamileliklerde risk artıyor. Ancak genel olarak genç kadınlar daha fazla bebek sahibi olduğundan down sendromlu çocukların yüzde 75-80’i genç annelerin bebekleri olarak kayıtlı. Ülke, milliyet, sosyo-ekonomik statü farkı olmaksızın ortalama her 800 doğumda bir görülen down sendromlu birey sayısı, tüm dünyada 6 milyon civarında. Türkiye’de de kesin olmamakla birlikte güncel verilere göre yaklaşık 70 bin down sendromlu birey olduğu tahmin ediliyor.
Down sendromlu çocuklar diğer çocuklar gibi farklı zeka seviyesine, yetenek ve kişiliğe sahip oluyor. Çocuğun kapasitesini maksimum düzeyde kullanabilmesi için zamanında ve doğru desteği alabilmesini sağlamak önem arz ediyor. Aileler, erken eğitim programları, fizyoterapi, dil terapisi, oyun grupları gibi seçenekleri iyi değerlendirmeli ve çocuklarının gelişimini desteklemek adına doğru kararı verilmeli.
Down sendromlu çocukların sosyal hayatta daha çok var olması için, çocukların ailelerinin olduğu kadar toplumu oluşturan diğer bireylerin de down sendromunun tedavi edilmesi gereken bir hastalık değil, genetik bir farklılık olduğunun bilinciyle hareket etmesi gerekiyor.
Kaynak:
Ergoterapi Uzmanı Ebru Şirin
Diğer Sağlık Ajandası | Sağlık Haberleri için sosyal medya hesaplarımızı da takip edebilirsiniz: