Günümüzde en sık rastlanan rahatsızlıklardan birisi de kalça kireçlenmesidir. Kalça kireçlenmesi temelde kalça eklem hareketlerinin kısıtlanması ve kasıkta oluşan ağrı ile kendini ortaya koymaktadır. Ancak kalça eklem kireçlenmesinin bulgularını sergileyen başka etkenler olduğu da göz ardı edilmemelidir.
Öte yandan konunun uzmanları hareketliliğin azalmasına yol açabilecek bu sorunun kalça eklemi hareketlerini sınırlayabileceğinin altını çiziyor. Eklem yüzlerini örten kıkırdak dokusunun bozulma sonucu kıkırdak dokusu hem kalınlığını hem de fonksiyonunu kaybeder. Kıkırdaktaki bozulma en başta kendisini çatlamalar ve liflenmeler şeklinde gösterir. Eklem sıvısı bu çatlaklardan kıkırdağın altındaki kemik dokusuna geçerek kistler oluşturmaya başlar. Kıkırdağın altındaki kemik kalınlaşarak sertleşir (skleroz). Bir süre sonra da eklemin çevresinde yeni kemik oluşumları meydana gelir (osteofit). Aslında vücut kendine göre önlem almaya bu şekilde ekleme yansıyan yükü azaltmaya çalışmaktadır. Hastalık ilerledikçe kıkırdak iyice incelir, eklem aralığı daralır ve kalça eklemi hareketleri sınırlanır.
Konuyla ilgili olarak Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Uzmanı Doç. Dr. Ahmet İnanır, sorularımıza verdiği cevaplarla son derece detaylı ve önemli bilgiler aktardı.
Soru: Kalça kireçlenmesi nedir?
“Kireçlenme aslında bir kıkırdak bozulmasıdır. Bacağı gövdeye bağlayan ana ekleme kalça eklemi denir. Kalça eklemi çok fazla yük taşır. Kalça eklemi kireçlenmesi çeşitli sebeplerle bu eklemi oluşturan kemiklerin üzerine kaplayan kıkırdağın aşınması, deforme olması ve alttaki kemiklerin anatomik yapısını kaybetmesidir.”
Soru: Kalça kireçlenmesinin sebepleri nelerdir?
“Kalça eklemi kireçlenmeleri 2 gruba ayrılır. 1’inci grup daha sık karşılaşılan doğumsal veya sonradan meydana gelen yapısal bir bozukluk (artrit, kalça çıkığı, çocukluk çağı kalça kemiği hastalıkları, travma gibi…) nedeniyle zaman içinde kalça eklemindeki kıkırdağın aşınması sonucu ortaya çıkan kireçlenmelerdir. 2’inci grup ise sebebi belirlenemeyen kalça kireçlenmeleridir.”
Soru: Kalça kireçlenmesi hangi yaşlarda ortaya çıkar?
“Kalça eklemi kireçlenmesi sorunu çoğunlukla 60 yaşından sonra meydana gelebileceği gibi, çocuklukta geçirilen kalça eklemi hastalıkları sonrasında ya da doğumsal kalça çıkığı olduğu zaman da küçük yaşlarda da görülebilir.”
Soru: Kalça kireçlenmesinin belirtileri nelerdir?
“Kalça eklemi kireçlenmesi, hastaların hayatını zorlaştırıp aynı zamanda yaşam kalitesini de oldukça düşüren bir hastalıktır. En belirgin ve önemli şikayetlerin başında ağrı gelir. Bu ağrı nedeniyle de çorap giymek, araca binme, oturmak ve kalkmak gibi günlük yapılan işlerde güçlük yaşanması da belirtiler arasındadır. Kalça eklemi hareketlerinde kısıtlanma meydana gelir. Çoğunlukla da ilk önce ağrı ardından hareketlerde kısıtlanma
ortaya çıkar. Bu ağrı kalçada değil kasık kısmında hissedilen ve dize doğru yayılma özelliği gösteren bir ağrı olarak
karşımıza çıkmaktadır.”
Soru: Sık karşılaşılan belirtilerin nelerdir?
“Sık karşılaşılan belirtileri şöyle sıralayabiliriz:
- Hareket etmekle azalan eklem sertliği ve hareket kısıtlılığı,
- Bir eklem büküldüğünde eklemeden tıkırtı ya da çıtırtı sesi
gelmesi, - Eklem etrafında hafif şişme,
- Aktivite sonrasında veya gün sonuna doğru artan eklem ağrısı.
- Kasık bölgesi veya kalçada, bazen de diz veya uylukta ağrı
hissedilir.
Soru: Kalça eklemi kireçlenmesi tanısı nasıl konur?
“Hastanın şikayetlerinin dinlenilmesinin ardından fiziki muayene ile hastalık ortaya konulabilir. Fakat kalça eklemi hastalıkları arasında ayırıcı tanı yapmak için genellikle ilk önce röntgen filmi çekilmesi gereklidir. Bazı özel durumlarda MR ve bilgisayarlı tomografi incelemesi gerekli olabilir.”
Soru: Kalça kireçlenmesi nasıl tedavi edilir?
“Kireçlenmenin belirtilerini azaltmak veya tamamen ortadan kaldırmak için farklı seçenekler mevcuttur. Doktorlar, eklemlerdeki ağrı ve iltihabi durum için ilaç reçete eder fakat bu durum lezyonun ortadan kalkmasını sağlamaz hissettirmeyen ağrı kesiciler lezyonun daha da büyümesine neden olabilir. Fizik tedavi ile belirtilerin hafiflemesi
sağlanabilir. Bazı hastalarda cerrahi işlem gerekebilir. Eklem içi veya eklemi çevreleyen dokulara ilaç enjeksiyonları, Proloterapi, Nöralterapi, kök hücre uygulamaları da tercih edilen tedavi yöntemleri arasında bulunur ve bunlar mutlaka uygulanacak tedavi, seçenekleri arasına dahil edilmelidir.. Hastalığın uzun vadeli yönetiminde ağrı, sertlik ve şişlik gibi belirtileri yönetmek, eklem hareketliliğini ve esnekliği artırma, kilo verme, yeterli sayıda egzersiz yapmak şarttır.”
Kaynaklar:
Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Uzmanı Doç. Dr. Ahmet İnanır
Türkiye Fiziksel Tıp ve Rehabilitasyon Derneği Hipokratist
Diğer Sağlık Ajandası | Sağlık Haberleri için sosyal medya hesaplarımızı da takip edebilirsiniz: