Kalp hastalıkları, tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de ölüm nedenleri açısından ilk sırada yer almaya devam ediyor. Son verilere göre 2030 yılında dünya genelinde 23 milyon kişinin kalp kaynaklı hastalıklardan hayatını kaybedeceği tahmin ediliyor. Ancak ciddi kalp hastalıklarının önemli bir çoğunluğu risk faktörlerinin kontrol altına alınabilmesi sayesinde önlenebiliyor. Uz. Dr. Deniz Şener, “10-17 Nisan Kalp Haftası” sebebiyle kalp sağlığını koruyucu önlemler hakkında bilgi verdi.
Vücuda gereken besin maddeleri ve oksijeni sağlayan kanı dolaşım sisteminde hareket ettiren; göğüs kemiğinin hemen altında yer alan kalp, vücudun en önemli organlarının başında gelmektedir. Temel görevi kanı vücuda pompalamak olan kalp, vücudun ısısını düzenler, asit-baz dengesini korur, hormon ve enzimleri vücudun gereken yerlerine taşır. Kalbin günde 9 bin litre kanı vücuda pompaladığı bilinir. Yetişkin kişilerde 200 gram ile 400 gram arasında bir ağırlığı bulunan kalp hayati bir organdır. Vücuttaki dolaşımın doğru ve sağlıklı gerçekleşmesi için kalbin de sistematik olarak çalışması gerekir.
Kalp hastalıkları ve nedenleri nelerdir? İşte risk grupları!
Hemen hemen herkes kalp hastalıklarına yakalanabilir. Ancak bazı kişiler bu konuda daha büyük risk altındadır. Kalp ve damar hastalıklarında mücadelede en önemli atılacak adım tedbir almaktır. Çünkü kalp ve damar hastalıkları risk faktörleri nedeniyle daha erken ortaya çıkabilmekte ve hızla ilerleyebilmektedir. Bu risk faktörlerini şöyle sıralamak mümkündür:
- Yaş faktörü: Erkeklerde 45, kadınlarda 55 yaşın üzerinde olmak
- Ailede erken yaşta kalp hastalığı görülmesi
- Tütün ürünleri kullanımı
- Hipertansiyon
- Kolesterol yüksekliği
- Fiziksel hareketsizlik
- Diyabet
- Obezite
- Stres
- Depresyon
- Uyku sorunları
- Erken menopoz
Erken yaşta da kalp sağlığı bozulabilir
Hayat boyu hiç mola vermeden çalışmaya devam eden kalp arada yorulup görevini aksatabilmektedir. Sağlıksız beslenme, sigara, stres, hareketsiz yaşam kalp ve damar hastalıklarına sebep olan faktörler arasında yer alırken; bu faktörlerin kontrol altına alınması ve vücudu dikkatli izlemek hayat kurtarıcı olabilmektedir. Bazen genç yaştaki kişiler kalp hastalığından endişe etmek için çok erken olduğunu düşünüp, dikkatsiz davranabilmektedir. Oysa erken yaşlarda atardamarlarda plak oluşumu başlayabilmektedir. Ailede kalp hastalığı, diyabet gibi hastalıklar da varsa; genç kişi fazla kilo sahibiyse damarlar bundan erken yaşta ve olumsuz etkilenebilmektedir. Damar sertliğine bağlı koroner arter hastalığında genetik etkenlerin yanında sağlıksız yaşam alışkanlıklarının da etkili olduğu bilinmektedir.
Kalp hastalığının bilinmeyen 5 sinyali
Kalp hastalığı deyince aklınıza bunlar gelmiyor olabilir; bacak ağrısı, ödem, mide bulantısı… Günlük yaşamın koşuşturmacasında bazı sağlık sorunlarımız için doktora gitmeyi ihmal edebiliyor, dahası zararsız olduklarını düşünerek farklı gerekçelerle masum bir kılıf bile bulabiliyoruz. Ancak yanlış yapıyoruz! Çünkü bu şikayetler aslında, dünyada ölüm nedenleri arasında ilk sırada yer alan birçok kalp hastalığının habercisi olabiliyor!
Kardiyoloji Uzmanı Dr. Aslıhan Eran Ergöknil, “Genellikle nefes darlığı ya da göğüste ağrı gibi şikayetlerin kalpten kaynaklandığı biliniyor. Oysa kalple alakasız görünüp farklı nedenlere bağlanabilen bazı sorunlar kalp hastalığının sinyali olabiliyor. Sağlığımızla ilgili her zamankinden farklı olumsuz bir durum hissettiğimizde, zararsız diye düşünmeyip, bunun mutlaka bir nedeninin olduğunu bilmeli, vücudun verdiği bu tepkinin tehlikeli hastalıkların göstergesi olabileceğini göz ardı etmemeli, hekime başvurmaktan kaçınmamalıyız” diyor.
Kardiyoloji Uzmanı Dr. Aslıhan Eran Ergöknil, kalp hastalığının bilinmeyen 5 sinyalini anlattı, önemli uyarılar ve önerilerde bulundu.
Bacak ağrısı
Özellikle bacağınızın alt-arka kısmında yürürken ortaya çıkan ve otururken ağrısa da ayağa kalktığınızda hızla azalan ağrı konusunda dikkatli olunmalıdır. Ayak parmağı bölgesinde uzanırken ağrı oluşursa ve ayağa kalktığınızda ağrı azalırsa da dikkatli olunması önerilir. Çünkü bu iki tür ağrı genellikle bacaklardaki damar kireçlenmesinden kaynaklanır ve bu durum periferik arter hastalığı olarak tanımlanır. Periferik arter hastalığının yol açtığı dolaşım bozuklukları sadece bacaklarda sorunlara neden olmaz, aynı zamanda koroner arterlerdeki hastalıkların da habercisi olabilir.
Ödem
Vücudumuzda oluşan ödemi genellikle yediğimiz tuzlu besinlere veya hareketsiz kalmaya bağlayarak üzerinde durmayabiliyoruz. Ancak ödem çok ciddi nedenlerden kaynaklanabiliyor. Örneğin; kalp yetmezliği olarak da bilinen kronik kalp yetmezliği, ödemle sonuçlanan en yaygın kalp hastalıklarından biridir. Kalp hastalığı durumunda bacak ve ayak bölgesinde de ödem oluşabilir. Ödem genellikle ağrılı şişlikler ile fark edilir. Bunun nedeni; kalbin artık yeterince kan pompalamaya devam edemez durumda olması, yetersizlik oluşması demektir. Bunlar dokudaki anormal sıvı birikintileridir ve mutlaka hekime başvurmak gerekir.
Öksürük
Kardiyoloji Uzmanı Dr. Aslıhan Eran Ergöknil “Öksürük sadece soğuk algınlığı ile gelmez. Her öksürük zararsız değildir. Öksürük maalesef bazen hasta bir kalbe işaret edebilir. Kalp öksürüğü veya kardiyak astım diye tanımladığımız öksürük vardır. Bu öksürük özellikle efor sırasında, örneğin merdiven çıkarken ve geceleri de ortaya çıkar. Kalbi zayıf olan, yetersizlik olan birçok hasta özellikle kuru olan öksürük ataklarına aşinadır. Tetikleyici etken pulmoner dolaşımdaki bir tıkanıklık da olabilmektedir. Kardiyak nedenlere bağlı olan öksürükte buna ek olarak, nefes almada genellikle gece duraklamaları vardır, bu duraklamalar birkaç saniye bile sürebilir” diyor.
Geceleri idrara çıkma
Geceleri sık idrara çıkma şikayetleriniz oluyorsa, kalbinizi de düşünmelisiniz. Bunun nedeni de zayıf bir kalp olabilir. Çünkü kalp yeterli kan dolaşımını sağlayamayacak kadar zayıf olduğu zaman, toplar damarlardan dokuya sıvı geçişi olur. Uyku sırasında biriken bu sıvı diğer başka organlarda da olabileceği gibi mesanede de toplanır ve geceleri sık idrara çıkma sebebi olabilir.
Bulantı ve karın ağrısı
Kalp krizi belirtileri, özellikle kadınlarda genellikle spesifik değildir. Göğüste klasik basınç ve/ veya sıkışma semptomlarına ek olarak, genellikle mide bulantısı, üst karın bölgesinde basınç ağrısı, ayrıca kusma ve nefes darlığı çekerler. Özellikle bu tür belirtiler eşi benzeri görülmemiş şiddette ortaya çıktığında kalp krizi hakkında düşünmek önemlidir, hayatınızı kurtarabilir.
Kalp hastalıklarının belirtileri nelerdir?
Kalp hastalıkları belirtileri cinsiyete ve birçok nedene göre değişkenlik gösterebilir. Ayrıca kalp hastalığının belirtileri hangi kalp hastalığı ile ilintili olduğuna bağlı olarak da farklılık gösterir. En genel hatlarıyla belirtiler şöyle sıralanabilir:
- Göğüs ağrısı, göğüs sıkışması, göğüs basıncı ve göğüs rahatsızlığı
- En ufak bir aktivitede ya da ortada neden yokken görülen nefes darlığı
- Kalpteki kan damarlarında sertleşme ya da daralmayla kollarda ve bacaklarda oluşan ağrı, uyuşukluk ya da halsizlik
- Boyunda, çenede, boğazda, üst karın ya da sırtta ağrı
- Baş dönmesi, bayılma
- Sanki yerinden çıkacakmış gibi kalp atışı ya da aksine hiç atmıyormuş gibi yavaş atması
- Soluk gri ya da mavi ten rengi
- Bacaklarda, karında ya da göz çevresinde şişlik
- Ateş, kuru ve kalıcı öksürük
- Deri döküntüleri ya da ciltte görülen dökülmeler
Kalp hastalıkları çeşitleri neler?
- Doğuştan gelen kalp hastalığı
- Koroner arter hastalığı
- Kalp ritminin bozukluğu ile ortaya çıkan kalp hastalıkları
- Dilate kardiyomiyopati (Kalp karıncıklarının genişlemesi)
- Miyokard enfarktüsü (Kalbin kas tabakasının oksijensiz kalması olarak tanımlanabilir)
- Kalp yetmezliği
Kalp hastalığı cinselliği etkiler mi?
Kalp hastalığı cinselliği etkiler mi? sorusu birçok kalp hastasının aklını kurcalayabilir. Kalp yetmezliği olan kişilerin yarısından fazlasının, kalp sağlıkları nedeniyle çok daha az seks yaptıklarını veya hiç seks yapmadıklarını belirten Prof. Dr. Zekeriya Nurkalem, kalp rahatsızlığı ve güvenli seks konusunda şu bilgileri verdi:
Merdiven çıkabiliyorsanız seks yapabilirsiniz
“Kalp hastalığı olan çoğu insan için birincil korku, seks yapmanın kalp krizine neden olacağından korkmaktır. Cinsel aktivite kalp atış hızınızı artırsa da stabil kalp hastalığı olan çoğu insanın endişelenmesi gereken bir şey değil. Cinsel aktivite sırasında kalp krizi geçirme olasılığı son derece düşük ve sizi korkutmamalı. Herhangi bir semptom yaşamadığınız sürece endişe verici değil.
Seks tipik olarak ılımlı bir egzersiz şeklidir. Genel olarak, zorluk çekmeden bir, iki kat merdiven çıkabiliyor, koşabiliyor veya bin 500 metre yürüyebiliyorsanız, seks yapmanız güvenlidir. Bu aktiviteleri yorulmadan veya nefes darlığı çekmeden yapamıyorsanız, seks yapmadan önce doktorunuzla konuşun.
Kalp yetmezliği ilaçları cinsel dürtüyü azaltabilir veya hoş olmayan cinsel yan etkilere neden olabilir.
Çoğu zaman, kalp yetmezliği olan hastalar, erektil disfonksiyon için gereken ilaçları alabilirler. Bu tür ilaçları almanızın sizin için uygun olduğundan emin olmak için lütfen önce doktorunuzla konuşun.
Bu belirtiler varsa seks yapmayın
“Kalp hastalığı cinselliği etkiler mi?” sorusuna verilecek en net cevap şu belirtilerle olabilir: Göğüs ağrısı, nefes darlığı, düzensiz kalp atışı, mide bulantısı veya hazımsızlık gibi kalp hastalığı semptomlarınız varsa, bir doktora görününceye kadar, seks de dahil olmak üzere herhangi bir ağır fiziksel efordan kaçınmalısınız.
Seksin kalbe faydaları
Seks, zarar vermek yerine kalp sağlığınıza fayda sağlayabilir. Araştırmalar, haftada en az iki kez seks yapan erkeklerin ve tatmin edici cinsel yaşamları olduğunu bildiren kadınların kalp krizi geçirme olasılığının daha düşük olduğunu gösteriyor.
Seks bir egzersiz şeklidir ve kalbinizi güçlendirmeye, kan basıncınızı düşürmeye, stresi azaltmaya ve uykuyu iyileştirmeye yardımcı olur.
Doktorunuz size izin verdiği ve herhangi bir semptom yaşamadığınız sürece, normal cinsel aktivitelerinize dönmenizde sorun yoktur.”
Bebeklerde doğumsal kalp hastalıklarına dikkat!
Doğumsal kalp hastalıkları, yenidoğanlarda görülen en sık doğumsal anomali nedeni olarak gösterilirken, birçok ebeveyn bebeklerinin kalp sağlığı ile ilgili endişe yaşayabiliyor. Bebeğin kalbinin daha anne karnındayken incelenmesine olanak veren fetal ekokardiyografi yöntemi ile doğumsal kalp hastalıkları erkenden teşhis edilebiliyor.
Tespit edilen kalp rahatsızlığına doğumda müdahale edilebilmesi için ebeveynler uygun merkezlere yönlendirilerek erken ve doğru girişimin planlanması sağlanabiliyor. Çocuk Kardiyoloji Uzmanı Prof. Dr. Feyza Ayşenur Paç, bebeklerde kalp problemleri hakkında bilgi verdi.
Hamileliğin erken döneminde oluşur
Doğumsal kalp hastalıkları (DKH) hamileliğin erken dönemlerinde oluşan ve bebeğin kalbinde bulunan yapısal hastalıklardır. Bu hastalıklar bebek doğduğu andan itibaren var olurken, bir kısmı hafif seyredip sadece takip edilmekte, bir kısmı ise daha ağır olup tedavi gerektirmektedir.
Hamileliğin ilk iki ayına dikkat!
Anne karnındaki bebeklerin kalplerinin gelişimi gebeliğin 3-8. haftaları arasındaki dönemde gerçekleşmektedir. Bu dönemde ortaya çıkabilecek gelişim kusurları bebeklerde doğuştan kalp hastalıklarına yol açabilmektedir. Bununla birlikte, ritim bozuklukları gibi durumlarla alakalı olarak gebeliğin 2. ve 3. trimestr dönemlerinde bulgular gelişebilmektedir.
Risk artıran faktörlere dikkat!
Anne adaylarında görülen bazı sorun ve hastalıklar bebeklerinin kalbinde anomali oluşmasına neden olabilmektedir. Kalpte anomali oluşma riskini artıran etmenler şu şekildedir:
– Annenin bebekte gelişim bozukluğuna yol açan bazı ajanlara (teratojenlere), ilaçlara ya da enfeksiyonlara maruz kalması,
– Bazı ilaç ve maddelerin kullanımı,
– Annenin aşırı alkol tüketimi,
– Annenin gebeliğin ilk üç aylık döneminde kızamıkçık, sitomegalo virüs enfeksiyonu geçirmesi ve yüksek doz iyonize radyasyona maruz kalması,
– Annede diyabet hastalığının bulunması, (Diyabet hastalığının erken dönemde kontrolünün yapılmadığı durumlarda doğumsal kalp hastalıkları riski yüzde 0.6-0.8’dan yüzde 4-6’ya yükselmektedir. Bu risk oranı fenilketonürili hastalığı olan annelerin bebekleri için yüzde 14 olmaktadır)
– Annede bağ dokusu hastalıkları,
-Ailede özellikle annede doğumsal kalp hastalığı öyküsünün bulunması.
Fetal eko ile anne karnındaki bebeğin kalp anomalileri tespit edilebilir
Anne karnındaki bebeğin kalbinde gelişebilecek bu anomaliler ultrasonografik yöntem olan kısaca “Fetal eko” da denilen fetal ekokardiyografi ile tespit edilebilmektedir. Bu yöntemde ultrasonik ses dalgaları aracılığı ile kalbin yapısal durumu ve fonksiyonları hakkında bilgi sahibi olunabilmektedir.
Doğumsal kalp hastalıkları en sık görülen anomaliler arasındadır
Doğumsal kalp hastalıkları bebeğin anne karnında gelişimi sürecinde oluşan hastalıklardır. Fetal ekokardiyografi ile doğuştan kalp hastalıkları, çeşitli ritm bozuklukları, anemi gibi kalp dışı etkenlere bağlı olarak gelişen kalbin ikincil etkilendiği bazı durumların bulguları elde edilebilmektedir. Doğumda mevcut olan anomalilerin en sık görülenlerinden biri olan DKH’nın izlenme oranları yüzde 1-2 aralığında olurken, bu hastalıkların anne karnında görülme oranı daha yüksek seviyelere çıkabilmektedir.
Anne ve bebek için güvenli bir yöntemdir
Gebeliğin 18-22 haftaları fetal eko uygulaması için en uygun zaman aralığıdır. Fetal ekokardiyografi annenin karın yüzeyinden uygun proplar aracılığı ile bebeğin kalbinin görüntülenmesiyle yapılmaktadır. Anne ve fetüs için güvenilir bir yöntem olan bu işlemin hiçbir zararı bulunmamaktadır. Bağdokusu hastalıkları ve ritim bozuklukları söz konusu olduğunda bu işlemin hamileliğin 2. ve 3. trimester dönemlerinde de yapılması önem taşımaktadır.
Yüksek riskli gruplara mutlaka uygulanmalıdır
Fetal ekokardiyografi işlemi doğuştan kalp hastalıklarının tespit edilebilmesi için yüksek riskli gruplara mutlaka uygulanmalıdır. Riskli gruplar içerisinde pozitif aile öyküsü olanlar, bazı hastalıkları bulunan anne adayları, hamilelikte teratojenlere (ajanlara) maruz kalınması, kızamıkçık gibi intrauterin enfeksiyon geçirilmesi, raporlanmış fetal anomali olması, amnion sıvı anomalileri, kromozom anomalisinin bulunması, ikiz gebelikler, monozigotik ikizler ve birleşik ikizler bulunmaktadır. Bununla birlikte fetal eko, yaşı ileri olan anne adaylarının yanı sıra tahlil sonuçları anormal olan annelere de uygulanabilmektedir.
Tanı konulması doğumdan sonra hastalığın seyrini etkiler
DKH, doğum öncesi yapılan ultrason çalışmalarında en sık gözden kaçırılan anomalilerdendir. Bu hastalıkların prenatal tanısı özellikle bazı doğumsal kalp hastalıklarında hastanın doğumdan sonraki seyrini önemli ölçüde etkilemektedir. Dünyada uygulama sıklığı artan ultrasonografi taramalarının yanı sıra fetal kalp değerlendirilmesi de giderek artan bir şekilde talep edilmektedir.
Bütün anne adayları fetal eko taramasını yaptırmalıdır
Fetal ekokardiyografi öncelikli olarak risk grubunda olan anne adaylarına yapılmaktadır. Ancak yapılan rutin fetal ekokardiyografi taramalarında bulunan anomalilerin yüzde 90’ının hiçbir risk taşımayan anne adaylarının bebeklerinde tespit edildiği görülmüştür. Yani annenin hiçbir risk taşımaması bebeğinde DKH olmayacağı anlamına gelmemektedir. Bu sebeple bütün anne adaylarının fetal ekokardiyografi taramasını yaptırması önem taşımaktadır.
Bebeklerde birçok kalp hastalığı tedavi edilebilir
Birçok kalp hastalığının tedavisi günümüzde mümkün olmaktadır. Tedavi seçenekleri anomalinin tipine, gestasyonel yaşa, eşlik eden major anomalilere ve etik duruma göre değişkenlik göstermektedir. Fetal eko ile doğuştan kalp hastalıkları tespit edilen durumlarda patolojinin durumuna göre değerlendirme yapılmaktadır. Anne ve bebeğin takip edilmesinin gerektiği bu gibi olgularda, doğumda gerekli müdahalenin yapılması için ebeveynler uygun merkezlere yönlendirilir. Böylece bebeğe erken ve doğru girişimin planlanmasının yapılması sağlanır.
Fetal ekokardiografi taramalarında ağır kalp hastalığı olan bebeklerde 24. haftaya kadar olan dönemde gebeliği sonlandırma seçeneği hakkında ailelere bilgi verilir. Ayrıca fetusta ritm bozukluğu olduğunda anneye verilen ilaçlarla bebeğin ritminin düzenlenmesine yardımcı olunur.
Müzik terapisi kalp hastalıklarının iyileşmesine yardımcı
Müzik terapisi genellikle zihinsel ve duygusal sağlığı geliştirmek için kullanılırken, kalp yetmezliği gibi fiziksel sağlık sorunları olan kişilerin yaşam kalitesini de iyileştirebilir.
Yanlış anlamayın! Her gün Mozart dinlemek damarlarınızı temizlemez veya kalp probleminizi düzeltmez. Ancak müzik, bir kalp ameliyatından sonra iyileşmenizi kolaylaştırabilir, kalp krizi veya felçten sonra normale dönmenizi sağlayabilir, stresi azaltabilir ve hatta kan basıncınızı biraz düşürebilir.
Amerikan Kardiyoloji Koleji’nin Dünya Kardiyoloji Kongresi ile Birlikte Yıllık Bilimsel Oturumunda sunulan araştırmaya göre, erken enfarktüs sonrası anjina olarak bilinen kalp krizinden hemen sonra göğüs ağrısı atakları yaşayan hastaların, günde 30 dakika müzik dinledikleri takdirde, kaygı ve ağrı düzeylerinin önemli ölçüde daha düşük olduğu gözlendi.
Kardiyoloji Uzmanı Prof. Dr. Zekeriya Nurkalem, müzik dinlemenin kalbe iyi geldiğinin kanıtlandığı araştırmenın detayları hakkında şu bilgileri verdi:
7 yıl müzik dinlediler
Araştırmacılar, Sırbistan’daki bir tıp merkezinde kalp krizi ve erken enfarktüs sonrası anjina teşhisi konan 350 hastayı ele aldı. Hastaların yarısı rastgele standart tedaviye, yarısı ise standart tedaviye ek olarak düzenli müzik seanslarına alındı.
Katılımcılardan, dinlenirken oturur pozisyonda gözlerini kapatmalarını (tercihen) ve 30 dakika boyunca önceden belirlenmiş müzikleri dinlemeleri istendi. Hastalar bu günlük dinleme seanslarına yedi yıl boyunca devam ettiler ve bu seansları bir günlükte kayıt altına alarak belgelediler. Katılımcılar ilk yıl için her üç ayda bir ve daha sonra yılda bir kez takip değerlendirmeleri için tıp merkezine döndüler.
Yedi yılın sonunda müzik terapinin tek başına standart tedaviye göre anksiyete, ağrı hissi ve ağrı sıkıntısını azaltmada daha etkili olduğu bulundu. Müzik terapisi alan hastalar, standart tedavi görenlere göre ortalama üçte bir oranında daha düşük anksiyete skorlarına sahipti ve yaklaşık dörtte bir oranında daha düşük anjina semptomları bildirdiler. Bu hastalarda ayrıca, kalp yetmezliği oranında yüzde 18’lik bir azalma dahil olmak üzere, belirli kalp rahatsızlıklarının oranları önemli ölçüde daha düşüktü. Oranlar şöyleydi:
– Yüzde 23 daha düşük kalp krizi
– Yüzde 20 daha düşük koroner arter baypas greft ameliyatına ihtiyaç duyma
– Yüzde 16 daha düşük kardiyak ölüm.
Müzik terapisinde şifa notaları
Müziğin kalbe iyi geldiğini ispatlayan başka araştırmalar da var. Prof. Dr. Nurkalem, bu araştırmalar hakkında şu bilgileri verdi:
“Örneğin, Massachusetts General Hospital’da, 30 dakika boyunca müzik dinleyen yatağa bağımlı kalp hastalarının, müzik dinlemeyenlere göre daha düşük kan basıncına, daha yavaş kalp atış hızına ve daha az sıkıntıya sahip olduğu bulundu.
Wisconsin-Milwaukee Üniversitesi’nde başka bir ekip, sessiz bir ortamda sadece 20 dakika dinlendirici müzik dinleyen kalp krizinden kurtulanların, müziksiz sessiz bir odada dinlenenlere göre sağlıkları konusunda daha az endişeli olduklarını buldu.
Minneapolis’teki Abbott Northwestern Hastanesi’nde, kalp ameliyatı geçirdikten hemen sonra müzik dinleyen kadın ve erkekler, sessizce dinlenenlere göre daha az endişeli ve daha az ağrıya sahip olduklarını bildirdiler.
Baltimore’daki Maryland Üniversitesi Tıp Merkezi’nde, araştırmacılar, sağlıklı gönüllüler müzik dinlerken, önkoldan kan akışını ölçtüler. Gönüllüler neşe uyandıran müzikleri dinlerken kan akışı önemli ölçüde arttı ve kaygı uyandıran müzikler dinlerken azaldı.
Hong Kong’da yapılan bir çalışmada, dört hafta boyunca günde 25 dakika rahatlatıcı müzik dinleyen yaşlı gönüllülerin sistolik basınçları (bir tansiyon ölçümünün en yüksek rakamı) 12 puan ve diyastolik basınçları (en alttaki rakam) 5 puan düşerken, müzik dinlemeyen bir kontrol grubunun kan basıncında hiçbir değişiklik görülmedi.”
Müziğin kalp rahatsızlıkları üzerindeki etkilerini analiz eden çok az çalışma olduğunu belirten Prof. Dr. Nurkalem, bu alanda daha fazla araştırmaya ihtiyaç olduğunu belirtiyor.
Kalp sağlığı nasıl korunur?
Bu sağlıklı yaşam koşullarının ne olduğunu topluma anlatmak, kalp sağlığı konusunda bilinçlendirmek ve farkındalık sağlamak amacıyla her yıl Nisan ayının 2. haftasında kutlanan Kalp Sağlığı Haftası’yla ilgili konuşan Kardiyoloji Uzmanı Dr. Demet Erciyes ‘’ Kalp ve damar hastalıkları birçok tedbirle önlenebilecekken ölüm sebepleri arasında ilk sıralarda yer alıyor. Günümüzde sağlıklı yaşam koşulları her ne kadar çok fazla konuşulan ve anlatılan bir konu olsa da içerisinde birçok doğru bilinen yanlışı barındırıyor” dedi.
Sağlıklı yaşam şartlarını oluşturun
Düzenli egzersiz, Omega 3, B3 vitamini olan Niasin, siyah üzümün kabuğunda daha çok bulunan resveratrol gibi içeriklerin iyi kolesterolümüzü yükselteceğini söyleyen Uzm. Dr. Erciyes;, “Kalp damar hastalıklarının, sağlıklı yaşam koşullarını uyguladığımızda önlenebilir olması ve zamanında teşhis edilmesiyle hiç hasar bırakmadan tedavi edilebilir olması uzun ve sağlıklı yaşam için büyük bir avantaj’’ dedi.
Glisemik indeksi düşük besinler
Hayatımızda küçük değişikliklere giderek bile kalp hastalığı ve inme riskini azaltabileceğimizi söyleyen Uzm. Dr. Erciyes şöyle konuştu: ‘’Doğru ve dengeli beslenme kalp sağlığımız için en hızlı yapabileceğimiz değişikliklerin başında geliyor. Kolesterolün belirli bir seviyede tutulması için hayvansal kaynaklı yağlardan uzak durup, bitkisel (zeytinyağı, ayçiçeği, soya mısırözü) yağları tercih edebiliriz. Glisemik indeksi düşük bezelye, nohut, mercimek, fasulye gibi protein kaynaklarını tüketmeliyiz. Kırmızı et tüketimini sınırlandırarak balık, tavuk ve hindi etlerine yönelebiliriz. İşlenmiş gıdalardan uzak durmalı ve yemek porsiyonlarını küçültüp, meyve porsiyonlarını büyütmeliyiz. Yani mutfak alışkanlıklarımızı değiştirerek kalp hastalıklarını önleyebiliriz.’’
Hayatımızda hareketsizlik, kilo ve sigara olmamalı!
Yapacağımız küçük beslenme değişiklikleriyle hastalıkları önleyebilecek olsak da yaşımızı, aile öykümüzü değiştiremeyeceğimizi belirten Kardiyoloji Uzmanı Dr. Demet Erciyes, ‘’Hayatımızda hareketsizlik, kilo ve sigara olmamalı. Düzenli spor yapmalıyız, kilomuzu kontrol altına almalıyız. Aynı şekilde kolesterol yüksekliğini, hipertansiyon ve şeker hastalığını diyet ve ilaçla düzelterek kontrol altına almak mümkündür” dedi.
Stresi yönetmeyi öğrenmenin de bizim elimizde olduğunu hatırlatan Uzm. Dr. Demet Erciyes; “Zihni dinlendirecek keyifli hobiler kazanmak, gerekirse profesyonel yardım almak kalp sağlığı için de çok önemli” şeklinde konuştu.
Kalbi koruyan hayati öneriler
Bu nedenle kalp sağlığını korumak ve kalp nedeniyle oluşan ölümlerin önüne geçmek için bazı noktalara dikkat etmek gerekmektedir. Kalp sağlığını koruyan önerileri şöyle sıralamak mümkündür:
- Sigara gibi tütün ürünlerinden uzak durmak
- Sağlıklı beslenip, ideal kiloya ulaşmak ve o kiloyu korumak
- Tuz tüketimini azaltmak
- Fiziksel olarak aktif olmak
- Stres yönetimine dikkat etmek
- Pozitif bir bakış açısına sahip olmak
- Kolesterol ve kan şekeri düzeyini dengede tutmak
- Tansiyonu kontrol altında tutmak
- Düzenli kalp kontrollerini yaptırmak
- Pozitif bir bakış açısına sahip olmak
Kaynaklar:
Uz. Dr. Deniz Şener
Kardiyoloji Uzmanı Dr. Aslıhan Eran Ergöknil
Çocuk Kardiyoloji Uzmanı Prof. Dr. Feyza Ayşenur Paç
Kardiyoloji Uzmanı Prof. Dr. Zekeriya Nurkalem
Kardiyoloji Uzmanı Dr. Demet Erciyes
“Kalp hastaları oruç tutabilir mi? İşte cevabı…” başlıklı haberimizin yanı sıra diğer Sağlık Ajandası | Sağlık Haberleri için sosyal medya hesaplarımızı da takip edebilirsiniz: