Kanserin belirtileri birçok sıradan hastalığın belirtisiyle aynı olabilir. Çağımızın en korkulan hastalıklarından biri kuşkusuz ki kanser! Dünyada her yıl yaklaşık 15 milyon, ülkemizde yaklaşık 175 bin kişiye kanser tanısı konuyor. Günümüzde her ne kadar kanser tanısı alan hasta sayısı artsa da, teşhis ile tedavisinde çığır açan gelişmeler ve düzenli yapılan taramalar sayesinde uzun yıllar sağlıklı yaşam sürebilen kanserli hasta sayısı da giderek artıyor.
Kanser nedir?
Kanser, bir organ veya dokudaki hücrelerin düzensiz olarak bölünüp çoğalmasıyla beliren kötü urlara denir. Vücudun herhangi organ veya dokusundaki hücrelerin kontrol dışı çoğalması ve büyümesi sonucunda meydana gelen hastalığa kanser adı veriliyor. Kanser ortaya çıktığı dokuya göre isimlendiriliyor ve 200’den fazla tipi bulunuyor. En sık görülen ve ölüme yol açan kanser türleri akciğer, mide, karaciğer, kolon ve meme kanseridir.
Kanser Belirtileri nelerdir? Kanserin 10 Belirtisi
Tıbbi Onkoloji Uzmanı Prof. Dr. Aziz Yazar, kanser tedavisinden başarılı sonuç alınmasında erken teşhisin kilit rol oynadığına dikkat çekerek, “Düzenli taramalar yaptırarak ve belirtileri dikkate alıp zamanında hekime başvurarak kanserin erken teşhis edilmesini, böylece tedavideki başarı şansını arttırabiliriz. Günümüzde erken teşhis edilen pek çok kanser türünde artık tam şifa sağlanabiliyor veya hastanın uzun yıllar sağlıklı yaşaması mümkün olabiliyor. Yeter ki düzenli taramalar aksatılmasın, kanser belirtilerinde zaman kaybetmeden hekime başvurulsun” diyor. Tıbbi Onkoloji Uzmanı Prof. Dr. Aziz Yazar, “kanser belirtileri nelerdir, hangi sinyalleri önemsemek gerekir?” sorusunun yanıtını verdi ve önerilerde bulundu!
1- Öksürük
Kış aylarında ve pandemide öksürük en sık COVID-19 enfeksiyonu, nezle ve grip gibi solunum yolu enfeksiyonları nedeniyle gelişiyor. Ayrıca reflü, bazı tansiyon ilaçları, astım ve daha pek çok etken öksürüğe yol açabiliyor. Ancak dikkat! Özellikle kış aylarında üst solunum yolu enfeksiyonundan kaynakladığı düşüncesiyle ihmal edilebilen öksürük, akciğer kanserinin önemli bir belirtisi de olabiliyor! Tıbbi Onkoloji Uzmanı Prof. Dr. Aziz Yazar, özellikle solunum yolu enfeksiyonlarından sonra dört hafta geçmesine rağmen öksürüğün dinmemesi halinde mutlaka hekime başvurmak gerektiği uyarısında bulunarak, “Sigara içme öyküsü olan ve enfeksiyon olmadan öksürük yakınmaları başlayan kişilerde de akciğer kanserini düşünerek tetkik yapılıyor” diyor.
2- Ses kısıklığı
Kış aylarında ses kısıklığı en sık grip ve faranjit gibi solunum yolu enfeksiyonlarından kaynaklansa da, reflü ile poliplerin yanı sıra sigara tüketimi gibi daha pek çok etken bu soruna neden olabiliyor. Ses kısıklığı aynı zamanda gırtlak kanserine de işaret edebiliyor! Prof. Dr. Aziz Yazar, ses kısıklığının 3-4 haftadan uzun sürmesi durumunda mutlaka kulak, burun ve boğaz muayenesi olunması gerektiğini belirterek, “Özellikle de sigara içen kişilerde başlayan ses kısıklığı gırtlak kanserini daha fazla aklımıza getirmemize neden oluyor” diyor.
3- Kanama
Vücudumuzun değişik yerlerinde kanamalar olabiliyor ve bu sorunun nedeninin mutlaka belirlenmesi yaşamsal önem taşıyor. Çünkü pek çok nedenle oluşabilen kanama kanserin de habercisi olabiliyor! Kusmayla birlikte seyreden kanama mide kanserini düşündürürken, kanlı balgam akciğer ve solunum yolları kanserini akla getiriyor. İdrar yollarında görülen kanama da mesane, üreter ve böbrek kanserinden dolayı gelişebiliyor. Bunların yanı sıra rektal, bir başka deyişle makatta oluşan kanama bağırsak kanseri, vajinal kanama da rahim kanseri ya da rahim ağzı ya da kanseri oluşabiliyor. Tıbbi Onkoloji Uzmanı Prof. Dr. Aziz Yazar, “Tabi ki kanamaların tek nedeni kanser değildir ama kanser bu gibi durumlarda akılda tutulmalıdır” diyor.
4- Kilo kaybı
Kilo kaybı da birçok nedenden kaynaklanabiliyor. Kilo vermek amacıyla diyet yapmadan kilo kaybı oluyorsa ve bu soruna iştahsızlık da eşlik ediyorsa, altta yatan etken böbrek yetmezliği, karaciğer hastalığı, kronik bronşit, tiroidin fazla çalışması, diyabet ve bağırsak emilim bozukluğu olabiliyor. Prof. Dr. Aziz Yazar, bu faktörlerin yanı sıra kilo kaybının kanser belirtisi de olabileceğini söyleyerek, “Kilo kaybı belli bir kansere özgü olmayıp birçok kanser türünde görülebilen bir belirtidir” diyor.
5- Ağrı
Ağrı vücudumuzun alarm sistemi gibi çalışıyor ve yolunda gitmeyen bir durum olduğunu gösteriyor. Pek çok hastalığın yanı sıra ağrı kanserin de önemli bir belirtisi olabiliyor. Tıbbi Onkoloji Uzmanı Prof. Dr. Aziz Yazar, kanserin türüne göre ağrı olan bölgenin değiştiğini vurgulayarak, şöyle devam ediyor: “Geçmeyen karın ağrılarına özellikle kilo kaybı da eşlik ediyorsa mide, kalın bağırsak veya pankreas kanserini düşündürebiliyor. Göğüs duvarındaki ağrı akciğer kanseri veya akciğer zarı kanseri (mezotelyoma) kaynaklı olabiliyor. Geçmeyen baş ağrıları beyin tümörlerine işaret edebiliyor. Son zamanlarda gelişen, geçmeyen ve aynı yerde sabit kalan kemik ağrıları ise kanser yayılımına bağlı oluşabiliyor.”
6- Deri değişiklikleri
Ciltte özellikle güneş gören yerlerde başlayan kabarık veya tam aksine çöküntü halindeki oluşumlar kanser belirtilerinden olabilir, cilt kanseri açısından değerlendiriliyor. Derinin en sık rastlanan kanserleri olan sküamöz hücreli ve bazal hücreli kanserler, bu türden belirtilerle kendilerini gösteriyor. Derinin en önemli kanseri olan melanom ise çoğunlukla benlerde oluşuyor. Benlerdeki simetrinin bozulması, renk değişikliği (alacalı bir hal alması), ben kenarının düzensizleşmesi, bende sulanma (ülser) ve ben çapının büyümesi durumunda melanomdan şüphelenilmelidir.
7- Yutma zorluğu
Yutma zorluğu kanser belirtileri / sinyalleri arasında. Demir eksikliği anemisi, akalazya, enfeksiyon ve divertikül gibi nedenlerden kaynaklanabileceği gibi, sorunun kaynağı kanser de olabiliyor. Yutma zorluğu yapabilen kanserler arasında yemek borusu kanseri, mide kanseri, yutak kanseri ve yemek borusuna dışardan bası yapan kanserler (akciğer kanseri, lenfoma, timoma) yer alıyor. Dolayısıyla yeni gelişen yutma zorluğunda mutlaka hekime başvurmak gerekiyor.
8- Şişlikler
Tıbbi Onkoloji Uzmanı Prof. Dr. Aziz Yazar, vücutta fark edilen her türlü şişliğin dikkate alınması ve zaman kaybetmeden hekime başvurulması gerektiğini belirterek, “Şişlikler kanserin türüne bağlı olarak ağız içinde, kaslarda, kemiklerde, deride, memede veya testislerde gelişebiliyor. Kanserin belirtileri buralarda görülüyor. Örneğin memede yeni oluştuğu fark edilen kitle meme kanserini düşündürüyor. Erkeklerde testislerdeki şişlikler de testis kanserinin belirtisi olabiliyor. Ağız içinde oluşan şişlikler ağız kanserine işaret ederken, derideki şişlikler deri kanserinin, kaslardaki şişlikler ise sarkomun habercisi olabiliyor” diyor.
9- İyileşmeyen yaralar
Vücudumuzda iyileşmesi uzun süren veya iyileşmeyen yaraların mutlaka tetkik ve takip edilmeleri büyük önem taşıyor. Bunun nedeni ise derideki iyileşmeyen yaraların diyabet hastalığının yanı sıra cilt kanserinden de kaynaklanabilmeleri. Ayrıca ağız içerisinde aft şeklinde gelişip büyüyen ve iyileşmeyen yaralar da ağız içi kanserine işaret edebiliyor.
10- Anemi (Kansızlık)
Anemi, bir başka deyişle kansızlık, ülkemizde çok sık rastlanan bir hastalık. Pek çok nedenden kaynaklanıyor ve en sık demir eksikliği sebebiyle oluşuyor. Erkeklerde ve menopoz sonrasında kadınlarda demir eksikliğine bağlı gelişen aneminin mutlaka tetkik edilmesi gerekiyor. Çünkü mide ve kalın bağırsak kanserleri kendilerini ilk olarak demir eksikliği anemisiyle gösterebiliyor.
Kanserde korunma önemli!
Dünya Sağlık Örgütü’nün bir alt kuruluşu olan Uluslararası Kanser Araştırma Ajansı (IARC), küresel kanser yüküne ilişkin en son tahminleri, yani Dünya Kanser İstatistiklerini en son 2020’de kamuoyu ile paylaştı. İstatistiklere göre ülkemizde 233 bin kişiye kanser tanısı konduğunu, bunun da 132 bin erkek (% 56,6) 101 bininin kadın (%43,4) olduğunu söyleyen Tıbbi Onkoloji Uzamanı Prof. Dr. Bala Başak Öven, “Bu verilere göre, her gün 360 erkek, 275 kadın kanser tanısı alarak mücadeleye başlıyor” dedi.
Kanser günümüzde önemi giderek artan bir sağlık ve yaşam sorunu halini aldı ve kanserin belirtilerini bilmekte fayda var. Erken tanı ve tedavi yöntemleri nedeniyle can kaybı oranları azalmaya devam etse de, tüm dünyada erkek ve kadınlarda can kayıpları nedenleri arasında kalp hastalıklarından sonra 2. sırada geldiğini dile getiren Tıbbi Onkoloji uzmanı Prof. Dr. Bala Başak Öven, kanser tedavisinden daha önemli olan konunun kanserden korunmak olduğuna bir kez daha dikkat çekerek önemli bilgiler paylaştı.
Dünya Sağlık Örgütü verilerine göre kanser vakaları her geçen yıl dünya çapında artış göstermeye devam ediyor. Batı toplumlarında her yıl 250 ila 350 kişiden birinin kanser tanısı aldığı bilgisini veren Tıbbi Onkoloji Prof. Dr. Bala Başak Öven, “60 yaşın üzerindeki grupta ise kanser belirtileri görülme sıklığının arttığı ve her 300 kişide 4-5 civarına yükseldiği görülüyor. Ülkemizde kesin istatistikler bulunmamakla birlikte insidansın bunun yarısı kadar olduğu tahmin ediliyor” diye konuştu.
En sık görülen kanser türleri
Ülkemizde en sık görülen ilk 5 kanser türü;
Akciğer kanseri
Meme kanseri
Bağırsak kanseri
Prostat kanseri ve
Tiroid kanseri
olduğunu ve bu 5 kanser türünün, tüm kanserlerin yüzde 50’den fazlasını oluşturduğunu işaret eden Prof. Dr. Bala Başak Öven, sözlerine şöyle devam etti:
“Erkeklerde ilk beş sırada akciğer, prostat, bağırsak, mesane kanseri ve mide kanseri yer alıyor. Kadınlarda ise meme, akciğer, bağırsak ve rahim kanseri olarak sıralanıyor. Meme kanseri kadınlarda en sık görülen kanser türü olup her 8 kadından 1’i hayatı boyunca meme kanserine yakalanabiliyor. Yine sigara içiminin kadınlar arasında da artmasıyla beraber her iki cinsiyet için de akciğer kanseri en sık can kaybına neden olan kanser türü olarak görülüyor. Tarama testlerinin yaygın kullanılmasıyla beraber bağırsak kanserleri ve meme kanserlerinin sıklığı son yıllarda artmış görünüyor. Ancak aynı zamanda hastalara daha erken evrelerde tanı konabildiğinden tam iyileşme oranları da beraberinde artıyor.”
Kanserden korunmak için 3 kural
Rakamlar böyleyken halen hastaların dörtte birine yaygın evrede tanı konulabildiğine dikkat çeken Prof. Dr. Bala Başak Öven, zamanında ve doğru tanının öneminin her geçen gün daha da önem kazandığını söyledi. “Kanserde belki tedaviden daha önemli olan konu kanserden korunmaktır” diyen Prof. Dr. Öven, “Kanserin belirtileriyle karşı karşıya kalmamak ve korunmak için uyulması gereken üç kuralın başında;
1- Kanser yapıcı maddelerden uzak durmak,
2- Düzenli egzersiz yapmak,
3- Sağlıklı beslenme
Prof. Dr. Bala Başak Öven bu üç kurala uyarak kanser sıklığı rahatça yarıya indirebilir” şeklinde konuştu.
Kanser nasıl tedavi edilir?
Tanı, tarama araçları ve tedavide yaşanan gelişmelerle birlikte kanser günümüzde artık önlenebilir ve tedavi edilebilir bir hastalık olduğunu söyleyen Tıbbi Onkoloji Uzmanı Prof. Dr. Bala Başak Öven, şu bilgileri verdi: “Özellikle son yıllarda kanser tedavisinde çığır açan yeni hedefe yönelik tedaviler ve immunoterapilerle hastalarımızın yaşam kalitesi bozulmadan uzun yaşam süreleri elde edilebiliyor. İmmunoterapiye yanıt veren hastalarda daha yüksek oranlarda sağ kalım elde edilebiliyor” Prof. Dr. Öven, özellikle akciğer kanserli hastalarda her 3 hastadan birinde 5 yılların üzerinde sağ kalımlar görüldüğüne de dikkat çekti.
Kanserle mücadelede stresle başa çıkma önemli!
Kanserle mücadelede moral ve psikolojik iyi oluşun önemine dikkat çeken uzmanlar, yoğun stresin tedavi sürecini olumsuz etkilediğini belirtiyor. Kanser hastalarının tedavinin erken döneminde stres düzeylerinin değerlendirilmesi gerektiğini belirten uzmanlar, stresle başa çıkmak için gevşeme egzersizleri, meditasyon yoga, psiko-onkolojik destek ve egzersiz önerilerinde bulunuyor.
Kansere olan farkındalığı artırmak ve kanserin tanı, erken tedavi ve engellenmesine teşvik için her yıl 4 Şubat Dünya Kanser Günü olarak anılıyor. Uluslararası Kanser Savaş Örgütü tarafından 2000 yılında ilan edilen bu özel günde bilinçlendirme yapılması hedefleniyor. Uzman Klinik Psikolog Selvinaz Çınar Parlak, yaptığı açıklamada kanser psikolojisine ilişkin değerlendirmede bulundu.
Yoğun stres, yaşam kalitesini azaltıyor
Kanserle mücadelede moral ve psikolojik iyi oluşun önemini vurgulayan Uzman Klinik Psikolog Selvinaz Çınar Parlak, “İnsanlar fiziksel, zihinsel ve duygusal olarak baskı altında olduklarında stres hissederler. Zaman zaman bir miktar psikolojik stres yaşamak normal olsa da yüksek düzeyde psikolojik stres yaşayan veya bunu uzun bir süre boyunca tekrarlayan kişiler sağlık sorunları (ruhsal veya fiziksel) geliştirebilirler. İnsanlar kanser hastalığına yakalandıklarında hastalık ve hastalığın getirdikleri ile baş edemediklerinde, özellikle gündelik rutinlerindeki değişimleri yönetemediklerinde yoğun stres yaşarlar. Stres yaşam kalitesini azaltan önemli bir etkendir.” dedi.
Psikolojik destek, tedavi ekinin bir parçası haline geldi
Kanser hastalarının belli bir miktarda üzüntü ve kaygı yaşamalarının doğal bir sonuç olduğunu kaydeden Uzman Klinik Psikolog Selvinaz Çınar Parlak, “Ancak yoğun psikolojik stresin tedaviyi olumsuz yönde etkilediğine dair pek çok bilimsel kanıt vardır. Bu nedenle kanser tedavilerinde hastaların psikolojik stres düzeyi ve psikolojik iyi oluş hali de tedavi ekipleri tarafından ayrıca değerlendirilmektedir. Onkoloji tedavilerinde psikolojik desteğin önemi gün geçtikçe daha iyi anlaşılmaktadır ve pek çok onkoloji merkezinde psiko-onkologlar da tedavi ekinin bir parçası haline gelmiştir” dedi.
Yoğun psikolojik stres kanser tedavisini olumsuz etkileyebilir
Kişinin psikolojik stres altındayken kan basıncının arttığını ifade eden Selvinaz Çınar Parlak, “Stres altındayken kalp atış hızını artıran ve kan şekeri düzeylerini yükselten stres hormonları (epinefrin ve norepinefrin gibi) salgılar. Stres altındayken vücutta meydana gelen bu değişikler kişinin algılanan bir tehditten kaçmak için daha güçlü ve hızlı hareket etmesini sağlar. Araştırmalar yoğun ve uzun süreli (yani kronik) stres yaşayan kişilerin sindirim sorunları, doğurganlık sorunları, idrar sorunları yaşadığını, stresin bağışıklık sistemini zayıflattığını göstermiştir. Kronik stres yaşayan kişiler ayrıca grip veya soğuk algınlığı gibi viral enfeksiyonlara ve baş ağrısı, uyku sorunu, depresyon ve kaygıya daha yatkındır. Kanser tedavisinde uzun süreli psikolojik stres tedavi sonuçlarını olumsuz etkilemektedir.” uyarısında bulundu.
Yoğun stres, çaresizlik ve umutsuzluk geliştiriyor
Stresin kanser sonuçlarını doğrudan etkilediğine dair henüz güçlü bir kanıt olmamasına rağmen, bazı verilerin, yoğun psikolojik stres yaşayan hastaların çaresizlik veya umutsuzluk duygusu geliştirdiğini gösterdiğini kaydeden Uzman Klinik Psikolog Selvinaz Çınar Parlak, “Umutsuzluk, çaresizlik, depresyon ve yoğun kaygı yüksek ölüm oranları ile ilişkili bulunmuştur. Çaresiz veya umutsuz hisseden kişilerin hastalandıklarında tedavi aramamaları, yardımcı olabilecek tedavileri erken bırakmaları, tedavi kılavuzlarına uymamaları, önerilere uymayarak riskli davranışlarda bulunmaları ve sağlıklı bir yaşam tarzı sürdürmemeleri kanser hastalarında erken ölüm riskini arttırmaktadır.” dedi.
Hasta yakınlarının desteği kanser tedavisinde çok önemli
Kanser hastalarına duygusal ve sosyal destek sağlamanın, yaşadıkları stresle başa çıkmalarında yardımcı olduğunu vurgulayan Selvinaz Çınar Parlak, “Hastalar için tedavi ve yan etkiler ile uğraşırken günlük rutinlerine devam edememeleri önemli bir stres kaynağıdır. Bu nedenle hastaların günlük yaşam rutinleri için yakınlarından pratik destek almaları, hastalığın yarattığı duygusal etkileri yakınları ile konuşup paylaşmaları, aile ve yakınların desteğine izin vermeleri önemlidir. Hasta yakınlarının ve tedavi ekibinin motivasyonel desteği depresyon, kaygı ve tedaviye bağlı oluşacak psikolojik semptomların düzeylerini azaltmaktadır.” diye konuştu.
Stresle başa çıkmak için kanser hastalarına öneriler
Uzman Klinik Psikolog Selvinaz Çınar Parlak, kanser hastalarının psikolojik stresle baş etmeleri için şu önerilerde bulundu:
- Gevşeme egzersizleri
- Farkındalık temelli stres azaltma programları
- Meditasyon-yoga
- Psiko-onkolojik destek
- Grup terapileri
- Kanser eğitim programları
- Egzersiz
- Psikiyatrik destek
- Kanser destek grupları, grup terapileri
Manevi destek kanser tedavisinde önemli bir yer tutuyor
Uzman Klinik Psikolog Selvinaz Çınar Parlak, “Tüm kanser hastalarının tedavinin erken döneminde stres düzeyleri değerlendirilmelidir ve psikolojik iyi oluşlarının tedavinin önemli bir parçası olduğu göz önüne alınmalıdır. Tedavi süreçleri boyunca da psikolojik durum değerlendirmeleri tekrarlanmalıdır.” tavsiyesinde bulundu.
Kanser tedavilerinde gelişen sağlık hizmetleri ile birlikte, kanserin klinik tedavilerinin sadece tıbbi tedavilere değil, aynı zamanda hastaların tedavileri sırasında ruh sağlığını geliştirmeye de odaklandığını ifade eden Parlak, şunları söyledi:
“Bu nedenle, kanser hastalarında ve hayatta kalanlarda sosyal pozitif psikoloji, fiziksel ve zihinsel sağlıklarını ve sosyal işlevselliklerinin iyileşmesini teşvik etmek için dünya çapında çalışmalar yapılmaktadır. Özellikle, COVID-19 pandemisi sırasında, kronik hastaların pozitif psikolojik kaynakları, bu küresel zorluk sırasında artan stresörler ve olumsuzluklarla birlikte Psiko-onkoloji giderek daha da önemli hale gelmektedir.
Psiko-Onkoloji, kanserin iki ana psikolojik boyutunu ele almaktadır: hastalığın tüm aşamalarında kansere verilen psikolojik tepkiler ve hastalık sürecini etkileyebilecek psikolojik, davranışsal ve sosyal faktörler. Kanser hem bedeni hem de zihni etkiler. Kanser teşhisi, hastaların üçte birinden fazlasında anksiyete ve depresyona neden olmaktadır. Kanser hastalığı aynı zamanda aile üyelerinin hepsini etkilemekte ve aile işlevini bozmaktadır. Psiko-onkoloji sayesinde hastalar, tıbbi tedavinin streslerini, duygusal ihtiyaçlarını, ağrı, uykusuzluk, ilişkiler, bakım verme ve kanser teşhisi sırasında ve sonrasında hastaların ve ailelerinin karşılaşabileceği diğer sorunlarla nasıl başa çıkacaklarını öğrenmektedirler.”
Moral seviyesi kanser hastalığının seyri üzerinde hangi etkileri oluşturabilir?
Uzman Klinik Psikolog Selvinaz Çınar Parlak, kanser hastalarının psikolojik esnekliği ve dayanıklılıkları teşhis aşamasından itibaren önemli olduğunu belirterek kanser hastalarının moral ve motivasyonunun sağlayacağı katkıları şöyle sıraladı:
- Kanser teşhisini kabullenmeyi ve başa çıkmayı kolaylaştırır.
- Kanserle ilgili tedavilere olumlu yanıtı artırır.
- İş, sosyal yaşam ve ilişkiler dahil olmak üzere yaşam koşullarındaki değişikliklerle adaptasyonu kolaylaştırır.
- Hastalığın getirdiği psikolojik etkilerle daha iyi baş etmeyi sağlar.
- Kanser tedavisi ile ilgili fobilerin oluşmasını engeller.
- Kanserden sonra hayata uyumu kolaylaştırır.
- Vücut imajı sorunlarını azaltır.
- Kanserin nüksetmesinden korkusu ile daha iyi baş etmeyi sağlar.
- Kanser tedavisi sırasında ve sonrasında yaşam kalitesini korumayı daha hızlı öğrenmeyi sağlar.
- Kanser ve/veya kanser tedavilerinin neden olduğu ağrıya daha dayanıklı olmayı sağlar.
- Palyatif bakım ile başa çıkmayı kolaylaştırır.
- Yaşam sonu sorunlarıyla başa çıkmada çözüm odaklı olmayı sağlar.
- Hastalığın getirdiği kayıplarla daha dayanıklı olmayı sağlar.
Kanser belirtileri, nedenleri ve tedavisiyle ilgili bilinen 10 yanlış
Kanser belirtileri, kanser türüne göre değişse de toplum içinde kanser hakkında çokça yanlış bilgi dolaşıyor. Dünyadaki ülkelerin neredeyse yarısında 70 yaş altındaki ölümlerin en çok veya ikinci sık görülen nedeni kanser. Ancak kanser kadar yaygın olan bir şey daha varsa o da kanser belirtileri başta olmak üzere kanser hakkındaki yanlış bilgiler. Tıbbi Onkoloji Uzmanı Prof. Dr. Yeşim Eralp, kanserle ilgili doğru bilinen 10 yanlışı anlatıyor.
“Kanser bulaşıcı bir hastalıktır”
Kimi kanser türlerinin gelişmeleri mikrobik ya da virüs enfeksiyonlarıyla ilintili olabilir. Fakat kanser solunum yoluyla ya da temasla bulaşan bir hastalık değildir.
“Ailemde yok, bende de kanser olmaz”
Kanser vakalarının yüzde 85’inde ailede kanser öyküsü görülmüyor. Ayrıca ailesinde erken yaşta hayatını kaybeden bir ebeveyn varsa kişiler kanser geçmişinden haberdar olamayabiliyor. Haliyle ailenizde kanser öyküsü yok diye bu sizde de olmayacağı anlamına gelmez, bunlar kanserin nedenleri ya da kanserin belirtileridir demek doğru değildir.
“Kanserde ağrı olur”
Sanılanın aksine her kanser türü ağrıya neden olmaz. Ağrının hissedilmesi tümörün konuşlandığı yere göre değişir. Ancak kanserin tek bulgusu ağrı olmadığı gibi ağrıya yol açan her kanser de kötü huylu değildir. Özetle kanserde ağrı olur kesin bir bilgi değildir.
“Biyopsi kanserin yayılmasına neden olur”
Kanserli dokudan parça alma anlamına gelen biyopsi işleminde, söz konusu parça patolog tarafından incelenir ve bu sayede kanserin türü belirlenir. Biyopsi doğru tedaviyi bulabilmek için olmazsa olmaz bir işlemdir ve dikkatlice / uygun şekilde yapıldığında kanser yayılmaz.
“Üzüntü kanser eder”
Endişenin, kederin veya stresin kansere neden olduğuna dair bilimsel bir kanıt yoktur. Ancak travma ve ağır üzüntülerin bağışıklık sistemini olumsuz yönde etkilediği biliniyor. Ayrıca vücuttaki fark edilmemiş bir tümörün daha hızlı büyümesinde etkili olduğunu söylemek mümkün.
“Şeker tüketimi kanseri besler”
Şeker tüketiminin kanserli dokuyu büyüttüğünü ortaya koyan bilimsel bir kanıt yoktur. Aynı şekilde şekeri beslenme düzeninden tamamen çıkarmanın da kanserli dokuyu küçültmeyeceği bilinmelidir. Fakat yüksek miktarda şekere karşı vücutta oluşan insülinin kimi kanser türlerini büyüten bir etkisi olabilir. Öte yandan şeker kilo alımını hızlandırdığı için şişmanlığa bağlı meme, rahim ve pankreas kanseri gibi kimi kanserleri hızlandırabilir.
“Mamografi yaptırmak zararlıdır”
Meme kanserinin erken evredeyken saptanması ve bu kansere bağlı ölüm riskinin azaltılmasında mamografi çektirmenin önemi büyüktür. Kaldı ki günümüzdeki teknolojilerle eskiye oranla çok daha az radyasyona maruz kalınıyor. Unutmayalım ki bir mamografi sırasında alınan radyasyon, her gün çevreden alınan radyasyon miktarının iki aylık dozuna eş değer. Bu nedenle tarama amaçlı senede bir kez tekrarlandığı için kaçınılmamalı. Mamografi yaptırmak için ille de çok büyük kanser belirtilerinin beklenmesine gerek yoktur. Uzmanlar kimi risk faktörlerini taşıyan ama belirgin kanser belirtileri göstermeyenlerin de mamografi çektirmesini isteyebilir.
“Balık yemek kemoterapiyi bozar”
Balığın herhangi bir kanseri büyüttüğü ya da kanser tedavisi olumsuz etkilediğine dair bilimsel bir kanıt yoktur. Ancak kimi deneysel çalışmalar, yüksek omega-3 alımının kanser tedavisini olumsuz etkilediğini söylüyor. Bu nedenle gelinen noktada omega-3’den zengin ton balığı, somon ve uskumrunun kemoterapi alınan gün ve akabindeki iki günde tüketilmemesi önerilir. Öte yandan dil, mezgit, kalkan, tekir ve mercan gibi dip balıkları ve içerdiği ağır metaller nedeniyle midye gibi kabuklu ürünlerin kısıtlı tüketilmesinde fayda var. Geri kalan tüm balıklar ise rahatlıkla tüketilebilir.
“Kanser değil ama kemoterapi öldürür”
Kanserli dokuyu ortadan kaldıran ve kanserin kanda yayılmasını önleyen birçok tedavi yöntemi mevcut. Kaldı ki uygun doz ve periyotlarla uygulanan kemoterapi kansere karşı bağışıklığı da kuvvetlendirir. Eğer gerekli durumlarda kemoterapi yapılmazsa kanser ilerleyip metastaz yapabilir. Yan etkileri vakitlice ve doğru yöntemlerle bertaraf edildiği müddetçe kemoterapinin vücuda zarar vermesi engellenebilir. Böylece kemoterapide amaçlanan yarar elde edilerek hasta şifalandırılır.
“Kemoterapi sırasında vitamin almak yan etkileri önler”
Antioksidan içeren vitaminlerin yanında bitkisel özlü maddeler tüketmek kemoterapinin etkinliğini azaltabilir. Öyle ki son dönemlerde yapılmış bir bilimsel çalışmaya göre meme kanseri ameliyatından sonra yapılan kemoterapide A, C, E, B-12 vitaminleri ve Koenzim-Q3 gibi takviye alan hastalarda kanser daha çok nüks ediyor.
Kanser belirtileri ve kanserler ile ilgili ilginizi çekebilecek diğer haberler:
Beyin tümörünün belirtileri neler? İşte 10 önemli sinyal!
Kanserin erken teşhisinde likit biyopsi dönemi
Mide kanseri için 12 önemli risk faktörü
Kanserde erken teşhis ve tarama hayat kurtarır
Tükürük bezi tümörlerinin belirtilerine dikkat!
Rahim ağzı kanseriyle ilgili doğru bilinen 10 yanlış
HPV aşısı rahim ağzı kanserinden koruyor
Mide kanserinden korunmak için 4 önemli tavsiye
Akciğer kanserinin 6 önemli nedeni
Tiroid kanseri kadınları daha çok tehdit ediyor
Fitoterapi ile kanser kök hücrelere karşı mücadele
Tükürük bezi tümörü belirtileri için kulak ve çene bölgesine dikkat!
Çocuklarda lösemi belirtileri, nedeni ve tedavi yöntemleri nelerdir?
İmmünoterapi nedir? Mide kanseri tedavisindeki önemi…
Kolon kanseri hakkında bilinen 6 yanlış
Prostat kanseri taraması 45 yaşından sonra yılda 1 kez yaptırılmalı
Kaynaklar:
Uzman Klinik Psikolog Selvinaz Çınar Parlak
Tıbbi Onkoloji Uzmanı Prof. Dr. Bala Başak Öven
Tıbbi Onkoloji Uzmanı Prof. Dr. Aziz Yazar
Türk Jinekoloji ve Obstetrik Derneği: TJOD
Tıbbi Onkoloji Uzmanı Prof. Dr. Yeşim Eralp
Kanser belirtileri, tedavi yöntemleri ve kanserle ilgili merak edilen birçok konuyla ilgili haberimizin yanı sıra diğer Sağlık Ajandası | Sağlık Haberleri için sosyal medya hesaplarımızı da takip edebilirsiniz: