Kızamık hastalığı, çoğunlukla çocuklarda görülüyor ancak her yaşta ortaya çıkabiliyor. Kızamık hastalığının izlenme sıklığı koronavirüs pandemisi, ekonomik zorluklar, göçler ve savaşlar sebebiyle artış gösteriyor. UNICEF ve Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ), dünya genelinde kızamık vakalarının yüzde 80 oranında arttığını açıklarken, tehlikenin hala devam ettiğine dikkat çekiyor. Özellikle 1 yaşın altındaki çocuklarda ölüme sebep olabilen kızamık hastalığı, havadaki damlacıkların solunması ve enfekte kişi ile direkt temas yoluyla bulaşıyor. Bu hastalıktan korunmanın en önemli yolu ise aşılanmadan, yani toplumsal bağışıklığın oluşturulabilmesinden geçiyor.
Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Bölümü’nden Doç. Dr. Nisa Eda Çullas İlarslan, kızamık hastalığı ve korunma yolları ile ilgili bilgi verdi.
Okul öncesi dönemdeki çocuklarda daha çok görülüyor
Sıklıkla çocuklarda görülmekle birlikte her yaşta karşılaşılabilen ve çok bulaşıcı olan kızamık, viral döküntülü hastalıklar arasında yer almaktadır. Diğer adı rubeola olan kızamık hastalığının etkeni, “morbillivirüs” isminde bir virüstür. Bu hastalık okul öncesi dönemdeki çocuklarda daha sık görülmektedir. Kızamık, kişiden kişiye havadaki damlacıkların solunmasıyla veya enfekte kişinin dokunduğu oyuncak, havlu, kıyafet, bardak, çatal gibi nesneler yoluyla yani direkt temas ile bulaşmaktadır.
Döküntüler en önemli belirtileri oluşturur
Virüs vücuda alındıktan sonra belirtilerin ortaya çıkması (kuluçka dönemi) 10-12 gün sürmektedir. Hastalığın belirtileri arasında halsizlik, kuru öksürük, burun akıntısı, hafif veya yüksek ateş, ağız içinde görülen “koplik lekeleri”, kulak arkasında, saç, yüz ve tüm gövdede görülen döküntüler yer almaktadır. Hastalığın bulaştırıcılığı döküntüler başlamadan önceki 4 gün ile başladıktan sonraki 4 gün arasındaki süreçte gerçekleşmektedir.
Toplumsal bağışıklık ile salgınlar engellenebilir
Yeterli aşılamanın yapılamadığı toplumlarda 2-3 yılda bir salgınlar şeklinde seyreden kızamık, dünya genelindeki sağlık, ekonomik ve siyasi krizler ile göçlerin yaygınlaşması sonucunda diğer ülkelere de hızla yayılmaktadır. DSÖ’nün Türkiye’deki kızamık vaka sayısı, dünya verileri ile paralel olarak 2013 yılında ciddi bir artış göstererek yıllık 7 bin 405’e yükselmiştir. Alınan önlemlerle belirgin olarak düşürülen bu rakam göç, aşı reddi, 9. ay aşılamasının kaldırılması gibi nedenlerle tekrar artışa geçerek 2 bin 904’e ulaşmıştır. 9. ay aşılamasının tekrar başlatılması ve göçmen aşılamasının hızlandırılması ile vaka sayıları azalmıştır.
Vakalar yüzde 80 oranında arttı
UNICEF ve DSÖ verileri, 2022’nin ilk 2 ayında dünya genelinde bildirilen kızamık vakalarının 2021 yılının ilk 2 ayına göre %79 oranında artarak, 9 bin 665’ten 17 bin 338’e yükseldiğine işaret etmektedir. Kızamık vakalarının artışına; Covid-19 salgınının ilk zamanlarında dikkatle uyulan maske ve mesafe kurallarının son zamanlarda kaldırılması, pandeminin oluşturduğu stres nedeniyle ebeveynlerin çocuklarını aşıya götürmemesi ve ekonomik olumsuzluklar ile pandemiye odaklanılması sebebiyle ulusal aşılama faaliyetlerinin sekteye uğraması sebep olarak gösterilmektedir.
Tehlike devam ediyor
DSÖ verilerine göre, 2020 yılında dünya genelinde temel çocukluk çağı aşılaması fırsatını kaçıran çocuk sayısının 23 milyon olarak ölçüldüğü ve 2009 yılından beri en yüksek seviyeye ulaştığı gözler önüne serilmektedir. Ayrıca Ukrayna, Afganistan, Etiyopya ve Somali gibi ülkelerde savaşın da etkisiyle aşılama faaliyetlerinin aksaması, kalabalık koşullarda yaşam ve temiz su ile hijyen yetersizliğinin etkisiyle kızamık olgularında artış tehlikesinin devam ettiğini göstermektedir.
Kızamık hayati riske yol açıyor
Kızamık, 1 yaş altında, kötü beslenen çocuklarda, bağışıklığı baskılanmış veya bağışıklık ile ilgili hastalığı olanlarda şiddetli seyredebilir, hatta hayati riske yol açabilir. Ölüm oranı ortalama %3 iken, az gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerde, aşılanma oranlarının düşüklüğü ve kötü beslenme fazlalığı nedeniyle bu oran katlanmaktadır. Kızamığın en sık komplikasyonu ortak kulak iltihabıdır. Ayrıca zatürre, lenf bezi iltihabı, ishal, ilerleyici konjunktivit, körlük, kalp kası iltihabı ve ölümle sonuçlanan beyin dokusu iltihabına (SSPE) neden olabilir.
Kızamıktan korunmanın yolu aşıdan geçiyor
Viral bir enfeksiyon olduğu için kızamık hastalığının etkene yönelik tedavisi bulunmamaktadır. Genellikle istirahat, yeterli sıvı alımı, ateş düşürücü ve A vitamini verilmesi gibi destekleyici tedaviler uygulanmaktadır. Kızamıktan korunmanın tek yolu aşılamadır. Ülkemizde uygulanan aşı takviminde kızamık aşısı 12. ayda ve 4 yaşında KKK (kızamık-kızamıkçık-kabakulak) aşısı şeklinde uygulanmaktadır. Son yıllarda kızamık olgularında artış görülmesi nedeniyle aşılamaya 9. ayda KKK aşısı şeklinde başlanılmakta, 12. ay ve 4 yaşında aşılama tekrarlanmaktadır.
Bu uygulama son derece önemlidir çünkü hastalığın en şiddetli seyrettiği ilk 1 yaşta koruma oranını istenilen seviyeye ulaştırmaktadır. İki doz kızamık aşısı ile hastalığa karşı yeterli bağışıklık sağlanma yüzdesi yaklaşık %95-100 arasındadır. Kızamık virüsünün dolaşımının durdurulabilmesi için toplumun en az %95’inin kızamık içeren bir aşı ile aşılanması gerekmektedir. Dünya Sağlık Örgütü günel verilerine göre ülkemizde 2 doz kızamık aşısı ile aşılanma oranı %93’tür. Dış göçler de dikkate alındığında, kızamık aşılamasına hassasiyetle devam edilmesi hastalığın önlenmesi için mutlaktır.
Kaynaklar
Doç. Dr. Nisa Eda Çullas İlarslan
Bulaşıcı Hastalıkları Önleme Derneği
” Kızamık hastalığı giderek yaygınlaşıyor!” başlıklı yazımızın yanı sıra diğer Sağlık Ajandası | Sağlık Haberleri için sosyal medya hesaplarımızı da takip edebilirsiniz: