Omikron varyantının aşılardan kaçabilme özelliği kazanmış olabileceği ve aşı etkinliğini azaltabileceği konusunda endişelerin olduğunu belirten, Prof. Dr. Nuriye Taşdelen Fışgın, “İki doz aşının koruyucu olmakla birlikte hatırlatma dozlarının yani üçüncü doz aşının mutlaka yapılması gerektiği unutulmamalı” diyor. Taşdelen Fışgın, yeni varyanta karşı alınması gereken önlemleri de sıralıyor.
Tüm dünyada COVID-19 vakaları yeniden yükselişe geçerken, uzmanlar tedbirli davranmaları, salgın kurallarına uymaları konusunda vatandaşları uyarıyor. Öte yandan yeni varyantlar da gündeme gelmeye devam ediyor. Dünya Sağlık Örgütü, 24 Kasım’da Güney Afrika’nın bildirdiği yeni varyantı, 26 Kasım’da yaptığı toplantıyla kaygı verici varyant olarak sınıflandırdı ve bu varyantı “omikron” olarak adlandırdı.
Prof. Dr. Nuriye Taşdelen Fışgın, omikronun şu ana kadar oluşan varyantlar içerisinde en fazla mutasyona sahip virüs özelliği göstermesi nedeniyle hem toplumda hem de bilim çevrelerinde tedirginlik oluşturduğunu belirtti. Omikron varyantının da beta varyantı gibi aşıdan daha kolay kaçabilen bir varyant olabileceğine dikkat çeken Taşdelen Fışgın, “Bu da bizi yeni varyantın da aşılardan kaçabilme özelliği kazanmış olabileceği ve aşı etkinliğini azaltabileceği konusunda endişelendiriyor. Omikronda korunmada aşıların önemi tekrar vurgulanıyor. İki doz aşının koruyucu olmakla birlikte hatırlatma dozlarının yani üçüncü doz aşının mutlaka yapılması gerektiği unutulmamalı” diyor.
Ülkemizde delta varyantı yaygın
Ülkemizde şu anda en yaygın varyantın delta olduğunu belirten Prof. Dr. Taşdelen Fışgın, şu bilgileri veriyor:
“COVID-19 salgını tüm dünyada ve ülkemizde halen devam ediyor. Özellikle riskli gruplarda ve aşısız veya eksik aşılanmış kişilerde hastalık daha ağır seyrediyor, ölüm bu grupta daha yüksek oluyor. Ülkemizde şu an itibari ile baskın varyantın delta varyantı olduğu Sağlık Bakanlığı tarafından açıklandı. Delta varyantının daha baskın bir varyant olması nedeniyle diğer varyantların yerini aldığı görülüyor. Pandeminin başından beri korunmada önerilen maske-mesafe-hijyen ve aşılama halen günümüzde de geçerli. Her ne kadar yaklaşık iki yıldır virüste oluşan mutasyonlar bulaştırıcılığı artırmış varyantlar şeklinde karşımıza çıksa da halen alınması gereken önlemler benzer.”
“Aşılar etkisiz kalabilir mi, daha öldürücü mü?” soruları tartışılıyor
Uzmanların yeni varyantın yayılım hızı, aşıların varyanta etkisi gibi konuları tartıştığını ifade eden Taşdelen Fışgın;
“Dünya Sağlık Örgütü 24 Kasım’da Güney Afrika’nın bildirdiği yeni varyantı, 26 Kasım’da yaptığı toplantıyla kaygı verici varyant olarak sınıflandırdı ve ‘omikron’ olarak adlandırdı. Omikron şu ana kadar oluşan varyantlar içerisinde en fazla mutasyona sahip virüs özelliği göstermesi nedeniyle hem toplumda hem de bilim çevrelerinde tedirginlik oluşturdu.
Bu varyant 50’nin üzerinde mutasyon göstermekle birlikte özellikle 30’un üzerinde de tutunma bölgesinde mutasyon saptandı. Bu nedenle bilim insanları ‘Tutunma bölgesindeki bu yüksek mutasyon acaba virüsün yayılım hızını etkiler mi? Hücreler arası yayılımda artışa neden olur mu? Bu mutasyonlar virüsün antikorlardan kaçmasını sağlar mı? Aşılar etkisiz kalabilir mi? Daha öldürücü mü?’ gibi soruları araştırıyorlar. Çok yakın zamanda tespit edilen bu varyantla ilgili çalışmalar bir-iki hafta içinde daha da açıklığa kavuşacak ve birçok sorunun yanıtı kuşkusuz ki bulunacaktır” diyor.
Aşılardan kaçabilme özelliği kazanmış olabilir
Bilim insanlarının bu soruları tartışırken, incelemeleri sonucunda varyantla ilgili birtakım öngörüleri de olduğunun altını çizen Taşdelen Fışgın, bu öngörüleri ise şöyle özetliyor:
“Oluşan mutasyon bölgelerinin incelenmesi ve özellikle bu varyantın görüldüğü ülkelerdeki olgu artışları değerlendirildiğinde, bilim insanlarında bu soruların yanıtları ile ilgili birtakım öngörüler oluştuğu görülüyor. Mutasyonların bulunduğu yerler incelendiğinde daha bulaşıcı olabildiği çünkü bulaşmayı kolaylaştıran proteinlerdeki değişikliklerin delta varyantından fazla olduğu görülüyor. Ayrıca daha önce tanımlanan beta varyantı aşıdan daha kolay kaçabilen bir varyanttı.
Omikronda da beta varyantına benzer mutasyonlar saptandı. Bu da bizi yeni varyantın da aşılardan kaçabilme özelliği kazanmış olabileceği ve aşı etkinliğini azaltabileceği konusunda endişelendiriyor. Ancak ilk gelen veriler bize tam aşılı kişilerin en azından hastalığı ağır geçirmediğini ve hastaneye yatışlarının daha az olabileceğini gösteriyor ki bilindiği üzere delta varyantında da durum aynı. Bu nedenle iki doz aşının koruyucu olmakla birlikte hatırlatma dozlarının yani üçüncü doz aşının mutlaka yapılması gerektiği unutulmamalı. Özellikle kişiler doğal enfeksiyon geçirilmiş olsa bile aşılamanın yapılması gerektiği, özellikle de omikronda korunmada aşıların önemi tekrar vurgulanıyor.”
Alınması gereken önlemler neler?
Yeni varyant omikrona karşı alınabilecek önlemler hakkında da bilgi veren Taşdelen Fışgın, alınması gereken önlemleri ise şöyle sıralıyor:
- Mümkün olduğunca kapalı alanlarda uzun süre kalınmamalı. Sosyal mesafe kurallarına uyulmalı.
Hem açık hem de kapalı alanlarda sosyal mesafeye dikkat edilmeli. - Maskenin ağız ve burnu kapatacak şekilde kullanılması, ıslanma, kirlenme gibi durumlarda mutlaka değiştirilmesine özen gösterilmeli
- El hijyenine uyulmalı.
- Aşı olunmasının pozitif sonuçları pandemi ilerledikçe açıkça görülüyor. Özellikle iki doz aşılamanın koruyucu olduğu bilinmeli ancak hatırlatma dozu gelen kişiler mutlaka üçüncü doz aşılarını olmalı.
- Koronovirüsten korunmada maske-mesafe-hijyen ve aşının tamamının uygulanması gerektiği unutulmamalı.
Omikron varyantı ile ilgili güncel veriler
Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Uzmanı Dr. Servet Öztürk, Omicron varyantı ile ilgili önemli bilgilendirmelerde bulundu.
Pandeminin başladığı tarihten itibaren yaklaşık 2 yıl geçmesine ve etkinliği yüksek aşıların piyasaya sürülmesine rağmen COVID-19 pandemisi tüm dünyada etkisini devam ettirmektedir. Pandeminin süresi uzadıkça ve etki ettiği popülasyon arttıkça mutasyonlar sonucu oluşan varyant suşların gelişmesi ihtimalini artırmaktadır.
Güney Afrika ülkelerinde COVID-19 olgularının artması ve vaka bazında aşılı bireylerde de hastalığın yoğun görülmesi nedeniyle bu varyant üzerinde çalışmalar yoğunlaşmıştır. Gerek DSÖ gerekse aşı üretici firmalar hastalık seyri ve aşıların Omikron varyantı üzerine etkinliği konusunda çalışmaktadırlar. DSÖ verilerine göre Omicron (Nu) varyantı ile ilgili veriler şu şekilde özetlenebilir:
Nu varyantı ile ilgili ilk bulgular; mevcut aşıların ya da geçirilmiş enfeksiyonların sağladığı bağışıklığın en azından ağır hastalık ve ölüme karşı koruyuculuğu sürdüreceğini düşündürmektedir.
Bulaşabilirlik
Omicron’un Delta dahil diğer varyantlara kıyasla daha bulaşıcı olup olmadığı (örneğin, kişiden kişiye daha kolay yayılıp yayılmadığı) net değil. Güney Afrika’nın bu varyanttan etkilenen bölgelerinde testi pozitif çıkan insan sayısı arttı, ancak bunun Omicron’dan mı yoksa diğer faktörlerden mi kaynaklandığını anlamak için epidemiyolojik çalışmalar sürüyor.
Hastalığın şiddeti
Omicron ile enfeksiyonun, Delta dahil diğer varyantlarla enfeksiyonlara kıyasla daha şiddetli hastalığa neden olup olmadığı araştırılıyor. Ön veriler, Güney Afrika’da hastaneye yatış oranlarının arttığını gösteriyor Ancak bu durum Omicron ile spesifik bir enfeksiyonun bir sonucu olmaktan ziyade, genel olarak enfekte olan insan sayısının artmasından kaynaklanıyor olabilir. Şu anda Omicron ile ilişkili semptomların diğer varyantlardan farklı olduğunu gösteren hiçbir bilgi yoktur. Dünya çapında hakim olan Delta varyantı da dahil olmak üzere COVID-19’un tüm varyantları özellikle aşısız bireylerde ciddi hastalık veya ölüme neden olabilir.
Aşıların etkinliği
DSÖ, bu varyantın aşılar dahil mevcut karşı önlemlerimiz üzerindeki potansiyel etkisini araştırmaktadır. Aşılar, dolaşımdaki baskın varyant Delta’ya karşı da dahil olmak üzere, ciddi hastalık ve ölümlerin azaltılmasında kritik rol oynamaya devam etmektedir. Mevcut aşılar ciddi hastalık ve ölüme karşı etkili olmaya devam etmektedir.
Mevcut testlerin etkinliği
Yaygın olarak kullanılan PCR testleri, diğer varyantlarda da gördüğümüz gibi, Omicron enfeksiyonu da dahil olmak üzere enfeksiyonu tespit etmeye devam ediyor. Hızlı antijen tespit testleri de dahil olmak üzere diğer test türleri üzerinde herhangi bir etkisinin olup olmadığını belirlemek için çalışmalar devam etmektedir.
Öneriler
COVID-19 virüsünün yayılmasını azaltmak için insanların atabilecekleri en etkili adım fiziksel mesafeyi korumaktır; iyi oturan bir maske takın, havalandırma için pencereleri açın, yetersiz havalandırılmış veya kalabalık alanlardan kaçının, ellerinizi temiz tutun ve aşı olun aşı olun. Bulunduğumuz durum şunu göstermektedir ki aşılanma ve yukarıda belirtilen üniversal önlemler sadece COVID-19’a değil mevcut ve potansiyel varyantların ve diğer virüslerin bulaşmasında en etkili yöntemlerdir. Günümüzde hastaneye yatan, yoğun bakımda izlenen ve kaybedilen hastaların baskın çoğunluğunu aşısız veya aşı şemalarını tamamlamış vakalar oluşturmaktadır. Toplumun baskın çoğunluğunun aşılanmaması veya aşıların etkin olmadığı bir varyantın meydana çıkması durumunda uzun bir süre pandeminin etkisinin devam edeceği tahmin edilmektedir.
Kaynaklar:
Prof. Dr. Nuriye Taşdelen Fışgın
Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Uzmanı Dr. Servet Öztürk
Diğer Sağlık Ajandası | Sağlık Haberleri için sosyal medya hesaplarımızı da takip edebilirsiniz: