Örselenmiş kadın sendromunu biliyor muyuz? Örselenmiş kadın sendromunda, hakaret, küfür ve aşağılanma şeklinde başlayan şiddetin belli bir dönem sonrasında ciddi fiziksel şiddete dönüştüğü gözleniyor. Çoğu uzman, psikolojik, fiziksel ve cinsel tacize uğrayan kadınların şiddet döngüsünden çıkmadıkları için öğrenilmiş çaresizliğe maruz kaldıklarını belirtiyor.
Örselenmiş Kadın Sendormu, çok boyutlu incelenmesi gereken bir durum ve şiddet gören kadınlara da zaman kaybetmeksizin her türlü destek sağlanmalı.
Psikiyatri Uzmanı Doç. Dr. Nermin Gündüz, örselenmiş kadın sendromunu psikiyatrik açıdan değerlendirerek bu konu üzerinde önemli tavsiyelerde bulundu.
Örselenmiş Kadın Sendromu çok boyutlu incelenmeli
Örselenmiş Kadın Sendromu’nun çok boyutlu araştırılıp incelenmesi gerek. Çünkü bu konu, üzerinde durulması gereken önemli meseleleri beraberinde getiriyor. Öncelikle bu durum zor bir vaka. Bu tarz vakaları zor kılan detay ise birden çok tarafı olması. Evlilik öncesi dönem itibariyle cinsel, psikolojik, bazen de bedensel hasara yol aşabilecek şiddetlere uğrayan sayısız kadın var. Bu tarz olayın muhakkak hukuki, adil tıp ve psikiyatri boyutları ele alınarak incelenmesi gerekiyor.
Örsenlenmiş kadın sendromunda her şey hakaretle başlıyor
Örselenmiş Kadın Sendromu’nda kadınlar, hakaret, küfür ve aşağılanma şeklinde başlayan psikolojik döngünün içine dahil olduktan bir süre sonra hafif fiziksel şiddetlere de maruz kalmaya başlıyor. Aslında psikolojik ve sözel şiddet, bir sonraki aşamalarda gelecek fiziksel şiddet ile alakalı bilgiler de veriyor. Şiddet döngüsü içinde çok ciddi bedensel hasarlar yaratan, ağır bir şekilde kadına zarar veren, örseleyen fiziksel ve cinsel şiddet başlıyor. Kadının böyle bir döngüye girmesi de travmatik bir döngüyü beraberinde getiriyor.
Örselenen kadın şiddet döngüsünden çıkmak için çabalıyor
Aslında çoğu kadın, şiddet döngüsünün içinden çıkmanın yollarını araştırıyor. Mesela ailesinden yardım almayı düşünüyor. Ekonomik açıdan sıkıntı içerisindeyse bu durumu gözden geçirmeye çalışıyor. Bu hususta hukuki destek almaya ya da polis yardımı almaya çalıştıkları da görülüyor. Bunun dışında da tüm yolları denemesine karşın kaderini değiştiremeyen kadının yeniden şiddete deneyimlemek zorunda kaldığı da görülüyor. Ne yazık ki kendisini zor bir labirent içerisinde yolunu bulamayacak şekilde kaybettiği için bu durum öğrenilmiş çaresizliği başlatıyor.
Öğrenilmiş çaresizlik kadınları depresyona sürüklüyor
Öğrenilmiş çaresizlik yaşayan kadınlar, hayatlarının değişmeyeceğini, hayatlarını şiddet döngüsü içinde yaşamaya devam edeceklerini düşünüyorlar. Bu durumu kabullenerek hayatta kalmanın yanı sıra, duruma alışma evreleri de artış gösterebiliyor. Keza öğrenilmiş çaresizlik, kadında depresyona sebebiyet veriyor. Depresyonla birlikte kadında ciddi bir isteksizlik, keyifsizlik, hayattan zevk almama ve intihar düşünceleri oluşabiliyor.
Bu travmanın bir diğer boyutu da stres bozukluğunu yani örselenmiş kadın sendromunu ortaya çıkartıyor. Kadının yaşadığı travmatik olay her defasında tekrarlandığında cinsel, fiziksel ve ruhsal şiddetle birlikte utanç hissediliyor. Bu noktada kadında, her an “şiddeti yeniden yaşayacak mıyım?” korkusu ortaya çıkıyor.
Örselenen kadın adalet sağlamaya çalışabilir
Travmatik olaylar yaşayan kadınlar adil dünyada yaşamadığını düşünebiliyor. Bu kapsamda da öğrenilmiş çaresizlik, devamlılığı olan bir şiddetle ortaya çıkıyor. Çoğu açıdan dünyanın adil bir yer olmadığını düşünen kadında öfkeyi kontrol edememe ya da kendi adaletini sağlamak isteme düşüncesi ortaya çıkabiliyor. Bu noktada kadınların cesaretlerinin artması, örselenen kadın sendromunda incinmişlik duygusuna yönelik bir fayda oluşturabilir.
Örselenmiş kadın sendromunda destek vakit kaybetmeden sağlanmalı
Şiddet döngüsüyle beraber, kadına yönelik sosyal ve ekonomik kısıtlamalar, kadının kendi ailesinin evine gönderilmemesi, markete alışverişine gönderilmemesi ve hatta evden dışarı çıkmasına izin verilmemesi, herkesin önünde aşağılanması olası bir fiziksel şiddetin de geleceğine işaret edebilir. Bu durum fark edildiği takdirde, örselenen kadına sahip çıkılmalı ve sosyal desteği vakit kaybetmeden gerçekleştirilmeli.
Kaynaklar:
Psikiyatri Uzmanı Doç. Dr. Nermin Gündüz
Sağlık Ajandası | Sağlık Haberleri için sosyal medya hesaplarımızı da takip edebilirsiniz:
Bu gönderiyi Instagram’da gör