Polikistik over sendromu (PKOS) hakkında çok konuşulan, araştırma yapılan bir sağlık sorunu. Bu sağlık sorunuyla ilgili doğru bilinen yanlışlar da olabiliyor. “Tüp bebek tedavisine engel olabilir” gibi! ,
Polikistik over nedir?
Polikistik Over Sendromu kadınlarda yumurta sayısının normalden çok daha fazla olması durumu olarak özetlenebilir. Bir kadında 8-12 arası yumurta sayısı normal olarak değerlendirilirken, bu sendroma sahip kadınlarda bu sayı ciddi rakamlara dayanır. PKOS olan çoğu kadında özellikle D vitamini eksikliği ve şeker direnci görülür.
Polikistik over neden olur?
Tüp bebek uzmanlarına sıklıkla başvuran kadın grubu olan polikistik over sendromlular nasıl gebe kalır? Polikistik over’lı kadınlarda çok yumurtanın olması iyi mi, kötü mü, yumurta sayısı mı kalitesi mi önemli? İşte bu en çok sorulan ve kafa karıştıran soruların yanıtlarını Kadın Hastalıkları, Doğum ve Tüp Bebek Uzmanı Prof. Dr. Gökalp Öner verdi.
Prof. Dr. Gökalp Öner, “Tüp bebek tedavilerimizde anne adaylarımızın hiç sevmediği ama bizlerin en sevdiği gruptur polikistik over sendromu. Öncelikle dünya üzerinde 10 kadından birinde görülür, kendi ülkemizde ise görülme sıklığı yüzde 20’lerde olan, yani ortalama her beş kadından birinde gördüğümüz bu sendrom, kronik bir rahatsızlıktır. Yani aslında anne karnında zaten bu sendromu taşıyarak doğar kadın” dedi.
Guatr veya süt hormonu yüksekliği elenmeli
Üreme çağındaki kadınların doktora sıklıkla adet düzensizliği, tüylenme ve hızlı kilo alma gibi şikayetlerle geldiğini söyleyen Kadın Hastalıkları, Doğum ve Tüp Bebek Uzmanı Prof. Dr. Gökalp Öner şöyle konuştu: “Başvuran kadınlarda yaptığımız ultrasonda polikistik over görünümü veya hormonlarda, özellikle AMH yani yumurtalık rezervinin dörtten yüksek olduğunda fark edilir. Ayrıca guatr veya süt hormonu yüksekliği gibi ek hastalıkları da mutlaka ekarte etmek gerekir, keza bu hastalıklar da PKOS’la karıştırılabilir.”
Bir kadında adetten önceki 14 günde yumurtlama gerçekleşmediğini söyleyen, Prof. Dr. Gökalp Öner, “O yüzden toplam döngüsünden 14 gün çıkarılarak ve adetli dönemi de içine katmayarak gebe kalma dönemi hesaplanabilir. 28 günde bir adet gören kadın ilk 14 günde yumurtlarken 35 günde bir adet gören kadında ilk 21 günde yumurtlama gerçekleşir. Adetli iken yumurtlama olmayacağından adet bitimi ile bir sonraki adetten 14 gün öncesi arasında ilişki önerilir. Spermin de bu çatlayan yumurtayı döllemesiyle gebelik çoğu zaman kendiliğinden gelir” diye konuştu.
Yumurtaların çatlayamaması durumu
“Polikistik over görünümlü kadınlarda yumurta sayısı bir kere normal sayıdan çok çok daha fazladır” diyen Kadın Hastalıkları, Doğum ve Tüp Bebek Uzmanı Prof. Dr. Gökalp Öner, “Normal şartlarda bir kadında 8-12 sayı arası yumurtayı bizler normal sayı olarak değerlendirirken, PKOS olan kadınlarımızla bu sayı ciddi rakamlara dayanır. Öyle ki 117 yumurta topladığımı bilirim. Bu kadar yumurta sayısına sahip olunmasına rağmen işte bu yumurtaların çatlayamaması durumudur PKOS ve dolayısıyla yumurtaların spermi de dölleyememesinden ötürü gebelik durumunu maalesef bu çiftlerimizde göremeyebiliriz” dedi.
Akdeniz diyeti öneriliyor
Polikistik over sendromunda fazla yumurta sayısına bir de adet düzensizliği eşlik eder. Kadın Hastalıkları, Doğum ve Tüp Bebek Uzmanı Prof. Dr. Gökalp Öner, “Bize bu sorunla gelen kadınlarımıza, kızlarımıza öncelikle kilosunun yüzde 10’u kadar kilo vermesini tavsiye ederiz. Çünkü belirttiğim üzere hızlı kilo alımı en görünen özelliklerinden biridir. Kilo verimi ile bizler yumurta kalitesinin beş kat daha arttığını çoğunlukla gözlemleriz. Akdeniz usulü beslenmeyi özellikle tavsiye ederiz. Daha sonra folik asit ve D vitamini takviyeleri öneririz” dedi.
Polikistik over olan biri hamile kalabilir mi?
Polikistik Over belirtileri, Toplumda ‘yumurta tembelliği’ olarak biliniyor ve her ay olması beklenen yumurtlamanın gerçekleşememesi sonucu gelişiyor. Polikistik Over Sendromu aynı zamanda üreme çağındaki kadınlarda en sık görülen hormonal bozuklukların başında yer alıyor. Öyle ki dünyada ve ülkemizde üreme çağındaki her 10 kadından birinde bu sendrom teşhis ediliyor. Son yıllarda özellikle beslenme alışkanlıklarının değişmesi ve obezitenin yaygınlaşması nedeniyle görülme sıklığı giderek artan Polikistik Over Sendromu’nda erken teşhis büyük önem taşıyor. Zira, tedavide gecikildiğinde hamileliği önlemesinin yanı sıra diyabetten kalp hastalıklarına, obeziteden karaciğer yağlanmasına kadar pek çok farklı sağlık sorununun oluşumunu da tetikleyebiliyor.
Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Doç. Dr. Cihan Kaya, bu nedenle hiçbir yakınması olmasa bile her kadının yılda bir kez düzenli olarak jinekolojik muayene olması gerektiğine dikkat çekerek, “Özellikle adet düzensizliğinde ise zaman kaybetmeden hekime başvurmak çok önemli. Erken teşhis ve tedavi sayesinde bu sendromun yol açabileceği ciddi komplikasyonlar önlenebiliyor veya kontrol altına alınabiliyor” diyor.
Polikistik over belirtileri arasında en yaygın olan adet düzensizliği
Polikistik Over belirtilerinin sayısı ve şiddetli hastaya bağlı olarak değişse de çoğu kadında adet düzensizliği en sık görülen yakınmayı oluşturuyor. Yılda 9’dan az adet görme ya da ardışık 3 veya daha fazla ay adet görmeme şeklinde ortaya çıkabiliyor. Kesin nedeni henüz bilinmese de yumurtlama fonksiyonunun düzenli çalışmamasında insülin direnci ya da artan erkeklik hormonu (testosteron) seviyeleri suçlanıyor.
Özellikle adetleri düzenli ve zayıf kadınlarda herhangi bir belirti vermemesi nedeniyle genellikle başka bir hastalık için yapılan tetkiklerde tespit ediliyor. Kilo artışı, tüylenme, infertilite, saç dökülmesi, depresyon, sivilce ve akne gibi sorunlar da Polikistik Over Sendromu belirtilerini oluşturuyor. Bazı hastalarda sadece adet düzensizliği görülürken, bazı hastalarda ise sadece akne ve erkek tipi tüylenme şikayetleri olabiliyor.
Pek çok farklı hastalığı tetikleyebiliyor
Polikistik Over Sendromu infertilitenin en önemli sorumlularından biri olarak gösteriliyor. Özellikle adet düzensizlikleriyle birlikte olan bu sendromda infertilite; yumurtlamada bozukluk, yumurta kalitesinin etkilenmesi ve embriyonun tutunmasında yaşanan güçlükler nedeniyle oluşuyor. Bunun yanı sıra obezite ve diyabet hastalıkları da hamilelik süreçlerini olumsuz etkileyebiliyor.
Polikistik Over belirtileri kadın üreme organlarına yönelik sorunların yanı sıra vücuttaki pek çok farklı sistemi de olumsuz yönde etkiliyor. Öyle ki tedavi edilmediğinde insülin direnci, tip 2 diyabet, obezite, kalp hastalığı, kolesterol artışı, karaciğer yağlanması, uyku apnesi, uyku bozuklukları, erkek tipi kıllanma, sivilce ile akne gibi pek çok hastalıkları tetikleyebiliyor.
Tanı çeşitli yöntemlerle konuluyor
Polikistik Over Sendromu tanısını koyduran özel bir test yok. Tanısında; genel muayene, bazı laboratuvar testleri, adet düzeninin sorgulanması ve aile öyküsü önem taşıyor. Bunların yanı sıra yapılan hormon analizinde artmış testosteron seviyeleri de tanıyı destekliyor. Bazı hastalarda gizli şeker varlığı olabileceği için şeker yükleme testine de başvuruluyor.
Polikistik over nasıl geçer?
Peki polikistik ver nasıl yok edilir? Kesin bir polikistik over tedavisi olmamakla birlikte ‘Polikistik Over belirtilerine yol açtığı sorunlar tedaviyle kontrol altına alınabiliyor. Tedavisindeki temel yaklaşım, hastaların çoğu fazla kilolu oldukları için diyet ve düzenli egzersizin hayat akışına eklenmesi gibi yaşam tarzı değişikliği oluyor. Kilolu hastalarda mevcut kilonun yüzde 10’luk kaybıyla birlikte adetler normale dönebiliyor.
Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Doç. Dr. Cihan Kaya, bu sendromda erken tanı ve tedavinin son derece önemli olduğuna işaret ederek, “Düzensiz adetleri olan hastada uygun hormonal tedaviler ile adet düzensizliği, akne-tüylenme ve rahim kalınlaşmasının önüne geçilebiliyor. Ayrıca kilo verilmesi ve insülin direncinin tedavisi gibi erken dönemde alınacak önlemler sayesinde diyabet, obezite ile kalp hastalıkları gibi sorunlar engellenebiliyor.” dedi.
Doç. Dr. Cihan Kaya sözlerine, “İnfertilite sorunu yaşanıyorsa tedavi sonrasında hamile kalmak mümkün olabiliyor. Kendiliğinden hamile kalamayan hastalarda aşılama tedavileri ya da tüp bebek tedavileriyle hamilelik elde edilebiliyor” diyor. Doç. Dr. Cihan Kaya, düzenli aralıklarla kan basıncı ve vücut kitle indeksi (VKİ) ile bel çevresi ölçümlerinin yapılmasının da önem taşıdığını belirterek, “Kan kolesterol düzeyi bozuklukları ya da insülin direnci varlığında da uygun tedavilerle sorun kontrol altına alınabiliyor” diyerek devam etti.
Polikistik Over Sendromu tüp bebek tedavisine engel olur mu?
PKOS gördükleri çoğu kadında özellikle D vitamini eksikliği gördüğünün altını çizen Kadın Hastalıkları, Doğum ve Tüp Bebek Uzmanı Prof. Dr. Gökalp Öner, “Yine birçok PKOS grubu kadında şeker direnci görmekteyiz. Bu gruptaki kadınlarımızda da şeker direncini düzenleyici ilaca başlarız. Çocuk istemi için gelen çiftlerimiz ve PKOS sendromu yaşayan tüm kadınlarımıza bu bizim olmazsa olmaz ön tedavi modelimizdir. Tabi ki PKOS tanısını muayene ve tetkiklerle ortaya koyduğumuz ve ön tedavimizi planladığımız çocuk istemi için gelen çiftlerimizin yüzde 80’i de bu tedavimize olumlu yanıt verir ve kendiliğinden, doğal gebeliğimiz gerçekleşir” diye konuştu.
Yüzde 20 olumsuz cevap veriyor
Fakat bu grubun bir de yüzde 20’lik bir kısmında tedaviye olumlu yanıt alamadıklarını söyleyen Prof. Dr. Gökalp Öner, “Bu süreçten sonra ikinci aşamamız olan yumurta takibine geçer, yumurtaları ilaçlarla büyüterek çatlatır, sperm değerleri iyi ve tüpler açıksa ilişki öneririz. Altı ay içerisinde çoğunlukla gebelik elde edebiliriz. Bu şekilde de cevap alamadığımız, gebelik elde edemediğimiz grubumuza tüp bebek tedavisi başlarız. Rezerv azlığı gibi bir durum yoktur ki bu durum gerçekten çok yorucu ve meşakkatli bir tedavi gerektirir. Yani embriyo elde edeceğimiz bolca yumurtamız vardır. Bizlere sadece bu yumurtalarımızı daha da kaliteli hale getirecek tedavimizi uygulamak kalır. Daha sonra da topladığımız yumurtaları, daha kaliteli hale getirdiğimiz spermlerimizle laboratuvar şartlarında bir araya getirdiğimizde oluşturduğumuz en iyi kalite beşinci gün embriyomuzu transfer ederiz” dedi.
Tüp bebek başarısı yüksek
“Neden aşılama denemeden direkt tüp bebek yapıyorsunuz?” sorusuna da cevap veren Prof. Dr. Gökalp Öner, bunu şu sözlerle açıkladı: “Sperm sayısı normal olan çiftlerde zaten aşılama yapmanın bir anlamı yok. Çünkü aşılamanın amacı hızda yavaş ve sayıda da az olan spermleri bu yolla yumurtaya iletebilmek. Ayrıca OHSS, yani yumurtanın aşırı uyarılması gibi bir durumu anne adayımızın yaşamasını istemiyoruz. Keza vermiş olduğumuz ilaçlar yumurtaları aşırı uyarabilir. Tüm yumurtalar aşırı uyarıldığında ve büyüdüğünde, o karın sıvı toplar ve akciğerlere kadar karın sıvı ile dolar. Bunun yaşanmasını istemeyiz. Tüp bebek bu noktada yardımcı oluyor.”
Bu grubun tüp bebek tedavisindeki şansının altını çizen Prof. Dr. Gökalp Öner, “Embriyo dondurabilmenin şahane güzelliği ve bize OHSS’ye neden olmayacak iğne ile yumurta olgunlaşma şansı verdiği için işte bu aşırı uyarılan yumurtaları baskılama fırsatı tanımaktadır. Bizler de bu şekilde çoğu PKOS’lu anne adayımızda OHSS durumunu yaşamadan tüp bebek işlemimizi gerçekleştiririz. İşte bu yüzden tüp bebek tedavisinde PKOS sendromu bizlerin en sevdiği gruptur. Ön tedavi ve yumurta takiplerimize cevap alamadığımız çiftlerimize uyguladığımızda, başarı şansımız çok çok yüksek olur” diye konuştu.
Polikistik Over Sendromu rahim kanseri yapabilir mi?
Polikistik Over Sendromu, üreme çağındaki kadınlarda görülen infertilitenin en önemli nedenlerinden biridir ve genellikle hormonal bozukluk olarak karşımıza çıkar. Kadınlarda adet görememe ya da adet düzensizliği olarak kendini belli eden bu problem, sivilce, erkek tipi kıllanma ve kısırlık gibi bulgular ile kendini gösteriyor. Polikistik Over Sendromu tedavi edilmediğinde birçok hastalığa yol açtığının altını çizen Perinatolog Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Doç. Dr. Mustafa Behram, “Polikistik Over Sendromu, tedavi edilmediğinde kısırlık, şeker hastalığı, kalp ve damar hastalıkları ve rahim kanseri gibi ciddi hastalıklara yol açıyor. Bu yüzden herhangi bir belirti var ise mutlaka uzman bir hekime danışmak gerekir” diye belirtti.
Birçok çiftin en büyük hayali olan çocuk sahibi olmak, bazı sağlık problemleri sebebiyle kimi zaman askıya alınıyor. Bu sorunlardan biri olan ve yumurtalıklarda küçük boyutlu ve çok sayıda iyi huylu kistin meydana getirdiği Polikistik Over Sendromu, kadınlarda ciddi hastalıklara ve infertiliteye zemin hazırlıyor. Bunun temel sebebinin yumurtalıklarda meydana gelen kistlerin kadınlarda yumurtlama düzeninin bozulması olduğunu belirten Doç. Dr. Mustafa Behram, özellikle üreme çağındaki kadınlar arasında yaygın olarak görülen bu hastalığın, yumurtalık ve hormon sistemini bozduğu için bazı cilt problemlerini meydana getirerek kadınların yaşam kalitesini düşürdüğünün altını çizdi.
Düzenli takip şart!
Hastalığın başlangıç döneminde çok belirti vermediğini ancak hastalık ilerledikçe belirgin şikayetlere yol açtığını belirten Doç. Dr. Mustafa Behram, “Eğer kişi adet olamıyor, kilo alıyor, yüz ve sırtındaki sivilcelerle uğraşmak zorunda kalıyor, sesi kalınlaşıp göğüs bedeni değişiyor, saçta dökülme, ciltte lekelenme yaşıyor ve denediği halde çocuk sahibi olamıyorsa vakit kaybetmeden bir hekime başvurmalıdır. Hekimin elde edeceği klinik bulgular, hastanın öyküsü ve radyolojik görüntülemeler ile kolaylıkla tanı konulabilir. Şayet hastada belirtilerin birkaçı aynı anda görülüyorsa bu durumda pelvik veya vajinal ultrasonografi ile yumurtalıklar ve rahim incelenir. Ayrıca adetin 3. gününde yapılacak kan testi sonucunda hormon düzeylerine bakılarak tanı konulabilir” dedi.
Adet düzensizliğinin diğer nedenleri nelerdir?
Polikistik over dışında da adet düzensizliğinin nedenleri olabilir.
Oligomenore (seyrek adet görme) nedenleri:
- Hormonal doğum kontrol yöntemleri kullananlar 3-6 ay sonrasına kadar nadiren regl olabilir, hatta kimi kadınlar hiç olmayabilir bile. görebilirler.
- Ağır ve yüksek performanslı egzersiz / spor yapan genç kadınlarda görülebilir.
- Yeni ergenliğe giren veya menopozu yaklaşmış kadınlarda görülebilir.
- Anorekisya, bulumiya gibi yeme bozuklukları olanlarda gözlemlenebilir.
- Diyabet, tiroit gibi hormonal düzensizliklere bağlı hastalığı olanlarda da regl seyrek görülebilir.
Polimenore (sık adet görme) nedenleri:
- Stres vücuttaki hormon dengesini bozduğu için adet görme sıklığına yol açabilir.
- Enfeksiyonlar ve cinsel yolla bulaşan hastalıklar da sebep olabilir.
- Endometriyozis adı verilen hastalık; normalde rahmin iç kısmında bulunması gereken dokunun, yumurtalıklarda veya Fallop tüplerinde bulunmasıyla karakterize bir durumdur. Endometriyozis hastaları ağrılı ve çok kanamalı adet dönemi geçirirler. Regl dönemleri arasında kanamaları olabilir.
- Kşiden kişiye değişmekle birlikte genellikle 40’lı yaşların sonuna doğru görülen menopoz adet düzensizliğine yol açar.
- Hipofiz bezinin artan aktivitesi, yetersiz beslenme, ruhsal bozukluklar da regl düzensizliğinin nedenlerindendir.
Primer amenore (adet görmeme) nedenleri:
- Tiroit hastalıkları
- Üreme organlarının düzgün gelişememesine sebep olan hastalıklar
- Prematür ovaryan yetmezlik
- Ergenliğin ailesel olarak geç başlaması
- Hormon düzeylerindeki değişiklikler
- Kızlık zarının tümüyle kapalı olması nedeniyle kanamanın dışarı çıkamaması
Sekonder amenore sebepleri:
- Hamilelik
- Tiroit hastalıkları
- Emzirme gibi kanda prolaktin hormon düzeyinin yüksek olduğu durumlar
- Antidepresan ilaçlar
- Prematür ovaryan yetmezlik
- Anoreksiya, bulimiya gibi yeme bozuklukları
- Beyin tümörleri
- Kronik hastalıklar
- Polikistik over sendromu, Cushing hastalığı gibi rahatsızlıklar
Peki rahim kanseri belirtileri nelerdir?
Endometrium kanserlerinin çoğu adetlerin kesildiği dönemde postmenopozal (menopoz sonrası) kadınlarda ortaya çıkıyor. Endometrium kanserinde menopoz sonrası görülen herhangi bir kanama, adet gören kadınlarda adet arasında kanama veya adet süresinin uzaması, anormal kanlı olmayan bir akıntı, pelvik ağrı, cinsel ilişki sırasında ağrı, kilo kaybı gibi bulgu ve belirtiler görülebiliyor.
Yumurtalıklardan (over) iki ana hormon salgılanıyor; Östrojen ve Progesteron. Bu iki hormon arasındaki denge, adet kanaması (menstrüel period) sırasında değişiyor. Siklusun erken döneminden itibaren endometrium (rahim içini döşeyen tabaka) kalınlaşıyor, eğer gebelik oluşmazsa kalınlaşan endometrium dökülüyor. Bu iki hormon arasındaki denge, endometriumun büyümesini stimüle eden (uyaran) östrojen lehine dönerse kadında endometrium kanserinin gelişme riski artıyor.
Rahim kanseri nasıl teşhis edilir?
Vajinal ultrason: Rahim içindeki tümörleri ve yapısını görebilmek için ultrason görüntüleme yönteminden faydalanılır. Rahmin girişe yerleştirilen ultrason probu ile rahim duvarı kalınlığı veya diğer anormallikler belirlenebilir.
Histeroskopi: Rahim kanserinin teşhisi için histeroskopi denilen görüntüleme yöntemi kullanılabilir. Rahim içine fiber optik kameralı ince esnek bir tüp yerleştirir. Bu yolla uterusun içi ve endometrium incelenebilir. Patolojik değerlendirme. Rahim kanserinin kesin teşhisini yapabilmek için rahim içinden küretaj yöntemi ile alınan doku örneği patolojik olarak değerlendirilmelidir. Biyopsi histeroskopi ve anestezi eşliğinde yapılabilir.
Bilgisayarlı Tomografi (BT) ve Manyetik Rezonans (MR) : Rahim içindeki anormallik veya tümörün boyutlarının belirlenebilmesi için BT veya MR görüntüleme yöntemleri kullanılabilir. Daha net görüntü alabilmek için Bilgisayarlı Tomografi veya Manyetik Rezonans görüntülemesinde kontrast madde kullanılabilir. Tedavi planı hormon yönetimini içerecekse MR ayrıntılı görüntüler elde etmek için yararlı olabilir. Kanserin uterus duvarına ne kadar büyüdüğünü görmek ve doğurganlığının korunup korunamayacağının belirlenmesi için de MR görüntülerinden faydalanılabilir.
Rahim kanseri tedavisinde kemoterapi
Jinekolojik Onkoloji, Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Doç Dr. Alper Karalök, rahim kanseri tedavisinde kemoterapinin rolüyle ilgili şunları anlatıyor:
“Üçüncü ve dördüncü evre rahim kanseriniz varsa, size bir kemoterapi uygulanabilir. Kemoterapi, kanserin geri dönüşünü önlemeye çalışmak için ameliyattan sonra yapılabilir. İlerlemiş kanser vakalarında kanserin yayılmasını yavaşlatmak ve semptomları hafifletmek için kullanılır.
Kemoterapi genellikle damar içine (intravenöz olarak) enjekte edilir. Çoğunlukla kemoterapi, vücudun iyileşmesini sağlamak için bir tedavi süresi ve ardından bir dinlenme dönemi ile döngü halinde verilir.
Kemoterapinin yan etkileri:
- Mide bulantısı
- Kusma
- Saç kaybı
- Yorgunluk
Kemoterapi ile vücudunuzun enfeksiyonla savaşma yeteneği azaldığından, kan dolaşımınızda (sepsis) enfeksiyon gelişme riski de artar. Tedavi bittikten sonra yan etkiler durmalıdır.”
Kaynaklar:
Prof. Dr. Gökalp Öner
Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Doç. Dr. Cihan Kaya
Perinatolog Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Doç. Dr. Mustafa Behram
Türk Jinekoloji ve Obstetrik Derneği
Cinsel Sağlık Enstitüsü Derneği (CİSED)
Türk Jinekolojik Onkoloji Derneği
“Polikistik over nedir? Ülkemizde görülme oranı yüzde 20!” başlıklı haberimizin yanı sıra diğer Sağlık Ajandası | Sağlık Haberleri için sosyal medya hesaplarımızı da takip edebilirsiniz: