Psikolojik destek hayatın her alanında önemli bir yere sahip aslında ama özellikle intiharı önlemede yeri çok büyük. 10 Eylül İntiharı Önleme Günü vesilesiyle intihar üzerine açıklama yapan Psikiyatri Uzmanı Doç. Dr. Barış Önen Ünsalver, intiharın dünyadaki en önemli ölüm sebepleri arasında bulunduğuna dikkat çekti. İletişim uzmanları ise sosyal medyadaki duygusal bulaşma hakkında uyarılarda bulundu.
Dünya Sağlık Örgütü’nün verilerine göre her 20 saniyede bir intihar kaynaklı ölüm gerçekleşiyor. İntihar vakalarını önlemek için önemli yollardan biri de psikolojik destek. Büyük şok, korku ve endişe gibi durumlarda acıyı sonlandırmak için bireyde kendini öldürme isteği uyandırabiliyor. Uzmanlar bu şekilde hisseden kişilerin psikolojik destek aldıklarında intihar fikrinden vazgeçebildiğini belirtiyor.
İntihara bağlı ölümler oldukça fazla
Doç. Dr. Barış Önen Ünsalver, intihar davranışını, “kişinin kendi hayatını sonlandırmak için planlar yapması ve kendi ölümüne sebep olacak yöntemlere başvurması” olarak tanımlıyor. Her intihar davranışı ölümle sonuçlanmazken intihara bağlı ölüm, önlenebilir ölüm sebepleri arasında.
Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) verilerine göre, 1998 yılında intihar globall hastalık yükünün yüzde 1,8’ine tekabül ediyordu. 2020 yılında ise bu yükün yüzde 2,4’e çıkması bekleniyordu. Dünya çapında 10 ila 20 kat daha fazla insanın intihara teşebbüs etmesi bekleniyordu. 2020 yılında COVID-19 pandemisinin DSÖ intihar oranları beklentisini değiştirip değiştirmediğine dair henüz yeterli veri bulunmuyor. Yine de DSÖ’nün geçmiş istatistikleri dikkate alınırsa ortalama olarak her 20 saniyede bir intihara bağlı ölüm ve her bir iki saniyede bir intihar denemesi olduğunu öne sürülüyor.
Psikolojik destekle intihardan vazgeçmek mümkün
İntihar eylemine neden olan durumların yüzde 90’ını psikiyatrik hastalıkların oluşturduğunu söyleyen Doç. Dr. Barış Önen Ünsalver, “Her psikiyatrik hastalığı olan kişi intihar edecektir diye bir durum söz konusu değildir.” şeklinde konuştu.
Psikiyatrik hastalıklar tedavi edildiğinde intihar düşüncesi de yok olur. Bazı intihar eylemleri belli bir zaman içinde yapılan planlamanın sonucuyken bazı intiharlar anlık duygu değişimlerinin sonucunda ortaya çıkabilir. Özellikle yaşanan bir şok, korku, endişe, kayıp bireyin kendisini yok etmesinin tek çare olduğunu düşündürebilir. Bu kişiler, bu hisler içerisindeyken psikolojik destek aldıklarında intihar eyleminden vazgeçebilirler.
Basın organlarının görevi büyük
İntiharın engellenmesinde birçok kuruma iş düştüğü gibi basına da büyük bir görev düşüyor. Doç. Dr. Barış Önen Ünsalver, medya organlarının intihar hakkında yaptıkları yayınlarla intihar davranışının artış ya da azalma göstermesine katkıda bulunabileceğini belirtiyor.
Werther etkisi olarak bilinen basında intihar haberinin paylaşılması sonrasında intihar oranlarının yükselişinde özellikle haberin şok edici özelliğinin etkili olduğu ve paylaşımda nezaketli taziye mesajlarının ise intihar düşüncelerine etkisi olmadığı belirten bir çalışmadan yola çıkılırsa haberin yayınlanma biçiminin önemi anlaşılabilir.
Sosyal medya kullanımı etkili
İletişim Bölümü öğretim görevlisi Doç. Dr. Aylin Tutgun Ünal sosyal medya okuryazarlığının önemini vurguladı. Günümüzde yeni medyanın geldiği noktada sosyal medya platformları haberin alındığı ilk mecra. Doç. Dr. Aylin Tutgun Ünal’a göre sosyal ağlar farklı kültürlerin, değerlerin, olayların bireyden topluma, ülkeden dünyaya yayılımına aracı olarak geniş yelpazede insanların duygularına nüfuz ediyor ve güçlü etkiler bırakıyor.
Popüler sosyal medya uygulamalarına girerek kişiler anlık haberleri birinci ağızdan daha samimi ve daha hızlı bir şekilde almayı tercih ediyor. Söz konusu enformasyon üretim ve tüketim akışı bir yandan taşıdığı anlam açısından kişileri duygusal olarak etkisinde bırakıyor. Duygusal bulaşma olarak tanımlanan sosyal medyadaki içeriklerin kişilerin duygularına nüfuz etmesi durumu, yapılan sosyolojik ve deneysel çalışmalarla ortaya konulmuş bir olgu. Kişiler maruz kaldıkları yayınlar sonrası psikolojik destek almak durumunda kalabilir.
Sosyal ağlarda duygusal bulaşmaya dikkat
Doç. Dr. Aylin Tutgun Ünal, sosyal platformlarda duygusal bulaşma teorisine göre, sosyal medyada kişi içerik paylaştığında üç dereceye kadar güçlü etki yayabiliyor.
Sosyal ağında bulunan arkadaşı, arkadaşının arkadaşı ve onun arkadaşına kadar duygusal bulaşma meydana gelebilir. Nasıl ki günlük yaşamda aynı ortamda bulunduğumuz kişilerin ruh halinden bir süre sonra etkilenmek mümkünse, sosyal ağlarda da durum benzer.
Bununla birlikte olumsuz içeriklerin yayılım ve etki gücü olumlu içeriklere göre dört kat fazla. Buna göre sosyal medya paylaşımları yapıldığında kişi bulunduğu ruh halinden çıksa bile etkisi yayılmaya devam ediyor. Bu etki bazen büyük sonuçlara sebep oluyor. Tam bu aşamada sosyal medyanın bilinçli kullanımı hem habercilik yapanlar hem de vatandaşlar için hayati önem taşıyor. Sosyal medya okuryazarlığı tüm yaşlardaki bireyleri ilgilendiren bir beceri. Bu konuda farkındalık oluşturmak olumsuz paylaşımların yayılmasında etkili olacaktır.
Sosyal ağlarda kolay inanma eğilimi var
Doç. Dr. Aylin Tutgun Ünal, gündemle ilgili haberleri yakından takip eden vatandaşların sosyal medyadaki enformasyonlara kolay inanma eğiliminde olduğunu belirtiyor. Bilginin doğruluğunun teyit edilmesi, etkileşim sağlanırken yayılımına aracılık edilen bilginin sonuçlarının farkında olmak çok önemli.
İntihar gibi ölümcül haberler, salgın hastalıklar ve tedavilerine dair korku ve panik yaratabilecek hayati konularda bilgi yayılımından kaçınılması ve merak edilen konularda kurumsal sitelerin takip edilmesinde fayda var. Sosyal medya okuryazarlığı ve dijital sağlık okuryazarlığı gibi konuların uygulamada eğitimlerinin yaygınlaştırılması ise bir diğer hayati konular arasında.
Kaynaklar:
Psikiyatri Uzmanı Doç. Dr. Barış Önen Ünsalver
Sağlık Ajandası | Sağlık Haberleri için sosyal medya hesaplarımızı da takip edebilirsiniz:
Bu gönderiyi Instagram’da gör
Psikolojik destek ile ilgili makalemizi faydalı buldunuz mu? O halde bu içerik de ilginizi çekebilir: