Sertleşme sorunu çiftlerin cinsel hayatlarını olumsuz anlamda etkileyen problemlerin başında geliyor. Psikiyatr Dr. Aytül Gürbüz Tükel, sertleşme bozukluğunun nedenlerini anlatırken sertleşmeye iyi gelen yöntemlere de değindi.
Sertleşme bozukluğu nedir?
Peniste sertleşmeden üç sistem sorumludur; sinir sistemi, vasküler sistem ve hormonal sistem. Bu üç sistemin sağlıklı çalışmasıyla penise gelen kan akımıyla sertleşme gerçekleşir. Bu üçünden en az birinde bile aksama olması sertleşme sorununa delalet eder. Vasküler veya hormonal sorunlar organik, santral sinir sistemi uyarısı daha ziyade psikojenik nedenleri belirler.
Sertleşmenin oluşma fizyolojisi nasıldır?
Her şeyden önce bir cinsel uyaran gereklidir. Erkekler daha ziyade görsel uyarılır. Kadınlarda bu durum işitseldir. Erkekler bir cinsel uyaranla karşılaştığında (partner, erotik bir materyal, fantezi gibi) öncelikle beyinde belli bölgelerde limbik alanda kanlanma artışı yani uyarılma gerçekleşir. Bu uyarılma omuriliğe, oradan prostata ve penise gider. Bu sinir sistemidir, yani önce beyin uyarılır.
Sinir sisteminde uyarı sırasında sertleşmede en önemli nöromediyatörlerden biri olan nitrik oksit salgılanır. Nitrik oksidin peniste iki işlevi vardır. Penis süngerimsi bir yapıdan (kavernozal yapı) oluşur. İki süngerimsi yapının ortasında kavernozal damarlar vardır. Üçüncü bir süngerimsi yapı olan spongioz yapının ortasında da üretra vardır. Nitrik oksit salgılandığında kavernozal damarlar ve süngerimsi yapının çevresindeki trabeküler düz kaslar genişleme gösterir.
Böylelikle bu bölgenin genişlemesiyle birlikte penise doğru bir kan akımı başlar. Tüm bu yapının çevresinde derinin altında bir ağ gibi venöz damarlar vardır. Bunun çevresindeki fasya (derinin altında bulunan konnektif doku -bağ doku- liflerinden oluşan bir yapı) sabittir. Çünkü penisin sertleştiğinde geldiği kalınlık bellidir. Fasyanın sabitliği venöz sistemin kapanmasına yol açar ki bu da kan kaçmamasına neden olur.
Özetle erkeğin cinsel olarak bir uyarı alması, penise doğru kan akımının artması, nitrik oksit salgılanması ve oradaki yapıları genişletmesi bir sertliğin oluşmasını; venöz sistemin kapanması da sertliğin sürmesini sağlar.
Hormonal sistemde ise hormondan kastedilen daha ziyade testosterondur. Bu da bir anlamda uyarılmayı / iştahı belirler. Cinsel uyarandan uyarılmayı sağlar. Sertleşmede ikincil olarak etki eder.
Sertleşme sorununa neden iktidarsızlık deniyor?
Eski DSM tanılarında iktidarsızlık olarak geçiyordu. Tabii bu penisin sertleşmesinin erkek için anlamından da kaynaklanıyor. Penisin sertleşmesinin bir güç, iktidar, başarı gibi anlamları oluyor. Hiçbir organın işlevi için kullanılmayan başarı kelimesi, penisin sertleşmesi için hastalarca çok kullanılıyor; “başardım, başaramadım” şeklinde…
Dolayısıyla tedavide yenilmesi gereken faktörlerden biri de budur. Çünkü bir yanıyla da erkeğe yüklenen bir cinsel mittir aslında. Haliyle DSM’de erektil disfonksiyon olarak değişti adı, biz de Türkçede sertleşme bozukluğu olarak tanımlıyoruz.
Sertleşme problemi kaç yaşında başlar?
Bu sorun organik veya psikojenik kaynaklı olmasına göre çok değişkenlik gösterir. Psikojenik vakalar daha erken yaşta görülür. Hatta ilk cinsel deneyimden itibaren başlayabilir. Peki neden? Örneğin, uygunsuz bir ortamdaki veya duygusal olarak bir his taşımadığı biriyle (para karşılığı yapılan gibi) bir cinsel deneyim ve bu deneyim sırasında yaşanan kaygı (başarı kaygısı) sertleşme sorununda çok belirgin bir nedendir. Bu vakalar daha çok genç yaşlarda görülür.
Daha ileri yaşlarda başlayanlar ise organik faktörlerden kaynaklanır. Damarsal sebeplerle olan, metabolik sendroma da yol açan risk faktörleri burada da söz konusudur. Ama tabii her ne kadar faktörler organik de olsa performans kaygısı bu vakaları da karma hale getirir. Yani organik ve psikojenik diye ayırmak yerine belki de karma ve psikojenik diye ayırmak daha doğru olacaktır.
Sertleşme bozukluğu ne sıklıkta görülür?
Yapılan çalışmalar da gösteriyor ki bir erkeğin herhangi bir nedenle sertleşme sorunu yaşama oranı yüzde 60-70 aralığındadır. 10 erkekten 6 veya 7’si o güne özel yaşadığı stres, uykusuzluk, partneriyle yaşadığı problem, fazla alkol tüketimi vb. gibi nedenlerle sertleşme sorunuyla karşı karşıya kalabilir. Psikojenik sertleşme sorununun oranı ise yüzde 10-20 arasındadır. Yani bu 6-7 erkekten 1-2’si “ya geçen seferki gibi olur da sertleşemezsem” kaygısı taşıdığı için psikojenik sertleşme bozukluğu oluyor.
Öte yandan organik faktörler de yaşla birlikte artıyor. Örneğin, 60-70 yaşlardan itibaren yüzde 30’lara varan artış görülebiliyor. Aslında genel olarak cinsel işlev bozuklukları oldukça sık görülüyor. Hele ki bu sorunların partneri de etkilediği düşünülürse oldukça ciddi sorunlar olduğu söylenebilir. Erkekler yukarıda saydığımız herhangi bir olası nedenle sertleşme bozukluğu yaşadığında bunu bir başarısızlık olarak görmeyip kaygı unsuruna dönüştürmezse, psikojenik sertleşme sorununa da dönüşmez. Yani bir kez yaşamış olmak hep sertleşme bozukluğu yaşanacağı anlamına gelmez.
Sertleşme sorunu neden olur? Sertleşememe sebepleri nelerdir?
Tabii ki bir erkeklik meselesi değildir. Bir organın işlevinden bahsediyoruz. Herhangi bir organın işlevinden kaynaklı sorun yaşamak ne kadar doğalsa bunun için de o derece doğaldır.
Sertleşme bozukluğunun nedenleri olarak şunları söyleyebilirim:
Organik vakalar:
Hormonsal nedenlerde en çok hipogonadizm yol açmaktadır. Bunun en büyük nedeni de 60’lı yaşlar itibariyle testosteron hormonun azalmaya başlamasıdır. Bunun dışında hiperprolaktinemiye bağlı da olabilir. İkincil olarak isteksizliğe… Burada da kullanılan psikiyatri ilaçları (özellikle antipsikotik grubu) buna yol açabilir. Öte yandan bazı tiroid hastalıklarına bağlı ikincil olarak sertleşme sorunu olabilir.
Organik nedenler karşımıza en çok vasküler nedenler çıkar. Buradaki sebep nedir? Penisin damarları çok küçüktür. Dolayısıyla hipertansiyon, diyabet, hiperkolesterolemi, obezite, yaşlanma, sigara kullanımı gibi faktörler ateroskleroz yani damar sertliği reaksiyonuna yol açar. Bu faktörler sadece penis değil tabii kalp damarlarında da ateroskleroza yol açar ancak penis damarları daha küçük olduğu için aterosklerozdan çok daha erken etkilenir.
Dünyada şu kabul görüyor artık: Bir erkek 40’lı yaşlarda bir metabolik sendroma aterosklerotik nedenlere bağlı sertleşme sorunu yaşıyorsa, ileride kalp damar hastalığı açısından da risk altında olduğunu söyleyebiliriz. Haliyle sertleşme problemi görüldüğünde multidisipliner çalışılması gerekir. Tüm bunlar ışığında şunu söylemek mümkün ki bir erkeğin sertleşme sorunuyla karşılaşma riskini azaltabilmesi için yaşam tarzını değiştirip sağlıklı yaşaması, damar sağlığını koruması da gerekiyor. Örneğin; egzersiz yapması, doğru beslenmesi, risk faktörleri varsa bunların tedavisi ve kontrolü gibi durumlar önemli.
Psikojenik vakalar:
Biz cinsel terapistler olarak daha ziyade psikojenik vakalarla çalışıyoruz. Bu da sertleşmenin erkek için anlamından kaynaklanıyor. Birçok mit var bu konuda. Örneğin; “erkekler her zaman cinselliğe hazırdır”, “cinsel ilişkinin sorumluluğu erkeğe aittir”, “cinselliği başlatan ve devam ettirmesi gereken kişi erkektir”, “cinsel ilişki cinsel birleşmeden ibarettir” gibi tüm bu mitler ve cinsel eğitimin azlığı erkeğin üzerinde bir baskı yaratıyor. Hatta sertleşme problemi yaşadığında bunu partneriyle bile konuşmakta çok zorlanıyor. Konuşmadıkça da bu sorunu sadece kendisi yaşıyormuş gibi hissediyorlar.
Erkeğin partneriyle konuşmayıp üstüne bir de cinsellikten uzaklaşması, partnerine de kendisini beğenmiyor gibi başka nedenler olduğunu düşündürüyor. Erkek bu konuyu konuşmadıkça tedaviye başvurması da gecikiyor. Bu nedenle terapiye vaktinde gelindiğinde biz partnerin de katılmasını istiyoruz. Partnerin kırılması veya kızması da sertleşme sorununu besleyen bir neden çünkü…
Sertleşme sorunu esnasında erkek ne yapmalı?
Erkekler genellikle sertleşme problemi yaşadığında cinselliği bırakıp ya arkasını dönüyor ya yatağı terk ediyor. Oysa sevişmeye devam etse tekrar sertleşebilir. Zaten cinsellik boyunca bir penis sürekli sert kalamaz, bunu akılda tutmak lazım. Aksi halde penis dokusu beslenemez. Terapide bunlar anlatıldığında bile o noktada sorunun bir kısmı çözülmüş oluyor.
Ekonomik kriz dönemlerinde sertleşme sorunları artar
Sadece performans kaygısı değil hayata dair, geleceğe dair kaygılar da sertleşme sorununa yol açabilir. Bu nedenledir ki ekonomik kriz dönemlerinde bu sorun daha çok görülür.
Bunun dışında ovülasyon takvimini takip o günlerde cinsel ilişkiye girme düşüncesi de çiftler üzerinde stres yaratabilir. Bu da sertleşmenin yanı sıra geç boşalma gibi sorunlar görülmesine de yol açabilir.
Öte yandan partnerinde vajinismus olan erkeklerin sertleşme bozukluğu yaşama oranı yüzde 40’lara varmaktadır.
Mastürbasyon sertleşme problemine sebep olur mu?
Hayır aslında yapmaz. Bize gelen vakaların büyük bir çoğunluğu, ön sevişmede değil penis vajinanın içindeyken sertleşme sorunu yaşar. Bu psikojenik sertleşme bozukluğu için çok tipiktir. Çünkü performansın bu anda olacağı düşünüp kaygı da o aşamada yaşar. Partnerine karşı da bir mahcubiyet yaşar.
Mastürbasyon sırasında ise tek başına olduğu ve bir mahcubiyet yaşamayacağı için sertleşme problemi yaşanmaz. Tabii bu söylediğim psikojenik vakalar için geçerli. Ancak psikojenik vakalarda da süreç uzadıkça erkek acaba mastürbasyon sırasında da olacak mı diye kaygı yaşamaya başladığında veya cinsellik artık acı veren bir şeye dönüştüğünde mastürbasyon esnasında da sertleşme bozukluğuna yol açabilir hatta gece sertleşmelerinin de önüne geçer.
Birden fazla sertleşme olmaması bir problem mi?
Burada özellikle internette gezinen yanlış bilgilerin etkisine dikkat çekmek lazım. Kadın orgazmıyla ilgili beklentilerin abartılması, kadının hep aşırı zevk alması gerekiyor gibi düşünülmesi de erkekte kaygı yaratıyor. Ayrıca bir erkeğin aynı günde defalarca arka arkaya sevişebilmesiyle ilgili kriterler de keza öyle. Yeri gelmişken şu bilgiyi de vereyim Cinsel bilgi eksikliği konusunda en fazla öne çıkan refrakter periyot bilgisinin olmayışıdır.
Ne demek bu refrakter periyot? Bir erkeğin boşaldıktan sonra tekrar sertleşebilmesi için gereken süredir ve bu süre de ortalama 45 dakikadır. Yaşa bağlı olarak 1 saate veya daha fazlasına uzayabilir. Hatta ikinci kez sertleşme oluşmayabilir ki bu asla sağlıksız bir durum değildir. Ancak özellikle gençlerde arka arkaya sevişmeyle ilgili beklentiler, sertleşemediklerinde “bir sertleşme bozukluğu mu yaşıyorum?” diye kaygıya yol açıyor.
Beslenme biçimi sertleşme bozukluğuna sebep olabilir mi? Gıda takviyeleri çözüm olur mu?
İnternet ortamında bu konuda bir piyasa var sertleşmeye yardımcı ilaçlar, besinler gibi… Ancak hiçbir besin veya gıda takviyesinin sertleşmeyle ilgili olumlu bir etkisi ispatlanmamış. Sertleşmeye yardımcı ilaçlar var fosfodiesteraz inhibitörleri. Bunlar zaten eczanelerde ilaç olarak satılıyor. Özellikle organik vakalarda işe yarayabilir. Ancak bu ilaçlar dışındaki takviyeler vs. asla kanılmaması gereken şeyler. Hiçbir işe yaradıkları ispatlanmış değil.
Sertleşme tedavisinde psikoterapi süreci ne kadar etkili?
Psikojenik vakalarda, çift terapiye geliyorsa ve terapinin kurallarına uyuyorsa çok yüksek oranda etkili olduğunu söyleyebiliriz. En sık karşılaştığımız sorun; ya partnerin tedaviye eşlik etmemesi, ya ilişki çatışmalarının terapiye izin vermemesi ya da kişinin cinsel terapiyle düzeleceğine yönelik bir inancının olmamasıdır. Bunlar genellikle tedavi terklerine yol açar.
Tüm bu bilgiler ışığında “sertleşme sorunu kendiliğinden geçer mi?” sorusuna, eğer nedenleri saptayıp onları ortadan kaldırırlarsa veya terapi desteği alırlarsa geçer diye yanıt verilebilir.
Kaynaklar
Psikiyatr Dr. Aytül Gürbüz Tükel
Cinsel Sağlık Enstitüsü Derneği
Diğer Sağlık Ajandası | Sağlık Haberleri için sosyal medya hesaplarımızı da takip edebilirsiniz: